E-Dergi

Öncelikle bu kitap,arka kapağında simyacı,küçük prens ve martı kitapları ile özdeşleştirilmişsede,bu kitaplarla hiç bir ilgisi olmadığını söylemeliyim.Keşke biraz benzeseydi de ,kayıp gülü okumuş olduğum zamana acımasaydım.Edebi olarak hiç bir değer taşımadığı gibi,yazar,kitaptaki hiç bir imgeye bir anlam yükleyememiş.(Belki yazar açısından her imge bir şeyleri temsil ediyor olabilir ama bunu anlatamadığı kesin.)Birşeyleri harmanlama gayretinde gibi görünen yazar bunu yaparken,efsaneleri ,fıkraları,tasavvuf terimlerini birbirine karıştırmış ve ortaya bir kaos çıkmış.Reklamlarına takılıp ta bu kitabı okumakla vaktinizi ziyan etmeyin derim.

Mevlevi şeyhi Ahmet Nurettin kardeşinin haksız yere hapsedilmesi ile hayata dair doğrularına güvensizlik duymaya başlar.Kardeşinin öldürülmesi ise ondaki kin,nefret ve intikam duygularının ayyuka çıkmasına ve davranışlarına yön vermesine neden olur.Çok sonraları istemeden de olsa kadı olacak ve önceden eleştirip nefret ettiği düzene bizzat kendi alet olacaktır.Kitap iç çözümlemeleri,insanı sarsan tahlilleri ile edebi bir şaheser..

Yıldız Ramazanoğlunun öyküleri beni gerçekten derinden sarsıyor..

Harika bir öykü kitabıydı..hep içimizden kadın hikayeleri ile karşımıza çıkmış Cihan Aktaş..Mutlaka okunmalı.

Peyami safa ,bir insanın üç adımlık mesafedeki pencereyi kapatmasının bile bir romanın konusu olabileceğini söyler.Bu romanda da bunu görüyoruz.Yer yer roman içinde roman okuyoruz,Vildanın ve muharririn dilinden asrın tereddüdü,satırlara yansıyor.Edebi olarak tartışmasız harika bir eser.