Toplam yorum: 3.080.123
Bu ayki yorum: 0

E-Dergi

ŞENLİ Tarafından Yapılan Yorumlar

01.02.2006

Kafama değen metalin soğukluğunu hissedebiliyordum. Bu iş nasıl bu hale gelmiş olabilirdi? Bir motel odasında oturuyordum ve şakağıma bir silah dayalıydı. Alnımdan aşağı terler boşalıyor, kalbim gümbür gümbür çarpıyordu. Gözlerimi yumup yüksek sesle son duamı ederken mucizevi bir şey oldu. Başım dönmeye başladı, yere yığıldım ve silah elimden düştü. Orada hareketsiz yatarken birdenbire vücuduma kör edici bir ışık dolmaya başladı. Oysa ben her zaman ayakları yere basan, mantıklı bir insan oldum. Ne meleklerle konuşmuşluğum vardı, ne de yıldızlara göre hareket ederdim. Ama başıma gelen ortadaydı. İlahi bir tecrübe miydi? Yoksa yaşamakta olduğum aşırı stresli hayata fiziksel bir tepki mi? Doğrusu bilemiyorum. Tek bildiğim orada yaşanan şeyin hayatımın dönüm noktası olduğu.
Tam arkamı döneceğim sırada, kapı sihirliymiş gibi açıldı. Odaya adımımı attığım anda gördüğüm şey karşısında afalladım. Yerlere gül yaprakları serpilmişti. Kırmızı pelerin giymiş, uzun boylu biri duruyordu orada. Her nedense bir dostun yanında olduğumu hissediyordum.

Adam kıvrak bir hareketle bana doğru döndü, dosdoğru gözlerime baktı. Ömrüm boyunca hiç kimsede böyle bir güç hissetmedim. Genç bir adamdı ve teni güneş yanığı gibiydi. Kimdi bu adam? Bana neden böyle bakıyordu? Derken dudakları yumuşak bir gülümsemeyle kıvrıldı, gözleri çocuk gibi parladı ve konuşmaya başladı:

"Kaderini ancak sen keşfedebilirsin, senin için hazırlanmış yolu ancak sen bilebilirsin. Burası kalbinin seni davet ettiği yoldur. Nasıl ki koza kelebeği bilmez, halbuki kaderidir onun kelebek olmak. Ancak cesur olursa, cesaret ederse bir yumağın içinde sıkışmış kalmışlıktan, kabuğunu kırarak gökyüzüne, özgürlüğe kanat çırpar. İşte insanoğlunun hikayesi de budur. Asla kaderini baştan bilmez ve eğer geçilmemiş yollardan geçmez, açılmamış kapıları açmazsa, sonunda bir anlamda açılmadan iade olacaktır. Uykulardan uyanmanın, özgürlüğe kanat çırpmanın zamanı gelmedi mi?”

Sözleri beni şoka sokmuştu. Cesaretimi topladım ve sordum:

“Umarım kim olduğunuzu sormamın bir sakıncası yoktur.”
“Adım Julian Mantle ve buraya senin rehberin olarak hizmet etmeye geldim.”
“Julian Mantle mı? Ferrari'sini Satan Bilge mi? Ciddi olamazsınız!”

Tüm gazeteler bu mucize adamın ülkeye dönüşünü yazıyordu.
(Koza Kelebeği Bilmez)
18.01.2006

Beyaz geceler in ilk sayfalarında biraz sıkıldım ama okudukça hoşuma gitti..Öylesine saf ve güzel karşılıksız sevgi anlatılıyorki...Ardından Yufka yürekli bölümünde şok oldum nasıl bir insan böylesine derinden etkilenebilir basit bir gecikme yüzünden..Günümüze bakıyorum da kim neye yetişiyor ve hangi görevini zamanında yerine getiriyorki...
02.12.2005

Şeytan adamı nefis yemek kokuları gelen bir odaya götürür. Odanın ortasında büyük bir tencere ve çevresinde oturan insanlar vardır. Bu çok zayıf, bir deri bir kemik kalmış insanlar acıyla inlemektedir. Cehenneme yeni gelen bu adam tencerenin çevresindeki insanların ellerinde kepçeye benzer, uzun saplı kaşıklar görür. Kaşıklar ellerine bağlıdır. Kaşığı tencereye daldırabilmekte ama hiçbir şey yiyememektedirler. Çünkü kaşıkların sapı o kadar uzundur ki, ellerindeki kaşıkları bir türlü ağızlarına götürememektedirler...
Lütfen der adam bana bir de cenneti gösterir misin?

Elbette der şeytan; ''Sonsuzlukta birkaç dakikanın ne önemi var'' der ve onu cennete götürür.

Adam cennete girince hem çok şaşırır hem de kafası karışır. Gördüğü manzaranın cehennemdekinden hiçbir farkı yoktur. Yalnızca insanlar mutlu ve sağlıklıdır, kahkahalarla gülmektedirler.

''Anlayamadım der. Herşey aynı, herkesin ellerine bağlı uzun saplı kaşıklar var ve hepsi de bir tencerenin çevresinde oturuyorlar. Farklı olan nedir? Neden burası cennet ''Şeytan adamın sorusunu yanıtlamaz.tam çıkarken, adam başını bir kez daha çevirir ve olan biteni anlar. Herkes ellerindeki uzun saplı kaşıklarla birbirlerini beslemektedir...



18.11.2005

Kitap okumayı sevmediğim dönemlerdi...Ve huzur sokağı romanı kalın bir kitap gibi gelmişti gözüme ama okadar merak ediyordumki okumuştum.Çocuk yaşlarda bu romandan romandan çıkardığım özet tabiki huzur herşeyden önemli ve İslamda...Şuana kadar çevremde bu romanı okumaya rastlamadım ,ancak okumayanınız varsa kesinlikle okuyun derim. Filmide var arada bir Tv de gösteriliyor, nezaman rastlasam sanki hiç izlememişim yada romanını okumamışım gibi izliyorum.
18.11.2005

Tuna Kiremitçi' nin bence eniyi kitabı...Git Kendini Çok Sevdirmeden bir kere isminde gizem ,çekicilik var. Bir solukta denirya işte öyle sıkılmadan okuduğum bir kitap .Biraz kısa ve sonu yokmuş gibi bitiyor ama olsun.Yinede güzel ve okunmaya değerdi.