E-Dergi

Ali Rıza Bey çocukları için hiç bir fedakarlıktan kaçınmayan bir babadır. Ancak çocuklarının gözü de daha lüks bir hayattadır. Babalarının namus anlayışını hiçe sayarlar bu uğurda. Fakirliğine rağmen çocuklarına çok düşkün olan Ali Rıza Beyi hep aşağılarlar bu yüzden. Çocuklarını tek tek kaybettiği için kitabın ismi Yaprak dökümü olmuş ve bu öyküye bu isim gerçekten çok yakışmış. Bir ailenin nasıl tek tek dağıldığını gözler önüne sermiş yazar. Karakterlerini o kadar güzel tasvir etmiş ki hepsi capcanlı karşımızda duruyorlar sanki. Reşat Nuri Güntekine yakışır bir kitap olmuş.

Masum tertemiz çiçeği burnunda bir genç kız Feride...
Aşık hem de kendine bile itiraf edemeyeceği kadar kör kütük ...

Uğrunda hiç tanımadığı bilmediği Anadoluya (öğretmenilk yapmak için) adeta kaçarak gidecek kadar aşık...

Bu aşk ona göre karşılıksızdır. Teyzesinin oğlu Kamurandır bu aşkı. Kitabı okurken Feride ile birlikte çocukları okşuyorsunuz, muniseyi öpüyorsunuz. Hatta Feride ile birlikte Kamuranı bile özlüyorsunuz.

Yazar yapayalnız bu genç kızın duygularını o kadar güzel tasvir etmiş ki onunla köy hayatını siz de yaşıyorsunuz. En sonunda da onunla mutlu sonu birlikte yaşayıp, ağlıyorsunuz. 400 küsür sayfa nasıl bitiyor hiç anlamıyorsunuz.

Reşat Nuri güntekin mükemmel bir yazar . Onu Reşat Nuri Güntekin yapan da zaten Çalıkuşu. Kitabını okumayan belki çok az kişi vardır ama filmini izlemeyen bir kişi bile yoktur.

Reşat Nuri Güntekin'in Acımak isimli bir kitabı daha var Çalıkuşu kadar efsane olmasa da onun da çok güzel bir kurgusu var tavsiye ederim.

ben çocukluğu hastanelerde yatarak geçen bu vakitlerini de kitap okumakla geçen biriyim.
Onun için benim çocukluğumun en güzel yüzüdür kemalettin tuğcu kitapları. Resmen çocukluk arkadaşım oldu.
Çocukların dünyasını çok iyi özümseyen, mutluluklarını acılarını duygularını tam anlamıyla ifade edebilen bir yazar Kemalettin Tuğcu.

En etkilendiğim kitaplarından biri kız evlattı. Çocuklarının erkek olmasını isteyen bir aile ismini bile hazırlıyordu ama kızları olduğunda yine o erkek ismini koyuyorlardı çocuğa ve sonra onu sırf kız olduğu için dışlıyorlardı bu beni çok duygulandırmıştı. Yıllardır unutmam o çocuğun yaşadıklarını.

İşte Kemalettin Tuğcu kitapları yıllarca iz bırakabilen, çocuk gözüyle bizim toplumumuzu yansıtmaya çalışan, her birinde ayrı bir dünya taşıyan, her çocuğa arkadaş olabilecek kitaplardır.

Benim için bu kitap Ayşe Kulin'le ilk buluşmamdır. Benim okuduğum dönemde satış listelerinde bir numaraydı. Kitabın kahramanı Aylin Bir Arap prensiyle evlenerek, prenses türk kızı ünvanını kazanıyor. Ve gerçek hayat serüveni böyle başlıyor Aylin'in.

Eşinden boşanmak için verdiği mücadele , sonra psikolog oluşu ve en sonunda orduya girişi tam okunmaya değer bir serüven. İnsan kitabı okurken kendini bu serüvene dahil biriymiş gibi hissediyor ve heyecanla elinden bırakmadan bir çırpıda sonuna geliveriyor. En sonunda Aylin'in ölümündeki sır, kitaba sonsuz bir gizem katmış. İntihar mı etti, yoksa öldürüldü mü? Herşeyi gören tek canlı şahit Aylin'in köpeği. Kitap sonunda akılları hep kurcalayıp duracak bir merak bırakarak bitiyor.

Cahit Sıtkı Tarancı benim gözümde hayatı çok seven bir yazar. Hayatı o kadar çok seviyor ki ölümden korkuyor ve bunun için de mısralarında da ilk göze çarpan şey bu oluyor...

Hayata sevgisini bazen saf tertemiz bir çocuğun gözünden anlatıyor dizelerinde, bazan de "Yaş otuzbeş yolun yarısı eder" deyip, kendini ne kadar yaşlı ve ölüme yaklaşmış biri olarak, dahası bundan korktuğunu vurguluyor.

Bütün şiirlerinin aynı kitapta toplanması bu çelişkiyi gözler önüne sermiş. Kısacası okunası bir kitap olmuş.