Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

VAHİT YILDIRIM Tarafından Yapılan Yorumlar

05.04.2014

jack kerouac bu kitabi uc hafta icersinde birbirine onceden bitistirdigi bir tek rulo kagidin uzerine bolca benzedrine alip chelsea hoteldeki odasina cekilip yazmistir. kitabin guzelligi ucuskanligi ve lirik anlatimidir, oyle ki ana karakter sal in diyelim california da pamuk toplayicilariyla oturup yaralar icersinde kalmis elleriyle moonshine icerken icinde bulundugu basibosluk ve cevresindeki dunyadan aldigi saf haz, arkadaslarindan bahsederkenki heyecani okura da bulasir. isiltili bir kitaptir o yuzden, hatta upuzun bir siire benzer.
05.04.2014

jack kerouac'ın beat efsanesi imajını kırdığı kitap. herkes onu 25 yaşında otostopla amerika'yı gezen beatlerin kralı zannederken, o kırkına merdiven dayamış, trenle san fransisco'ya giden yorgun bir adam olduğunu anlatır. tüm bu beatnik çılgınlıklarından uzaklaşmak için, ferlinghetti'nin big sur'deki kulübesine sakin birkaç hafta geçirmeye gider. fakat asıl çılgınlık daha sonra başlayacaktır. kerouac'ın kitaptaki benliği olan duluoz'un kitap ilerledikçe ortaya çıkacak olan deliliği sürekli olarak foreshadow edilir, okuyucu tetikte tutulur. kerouac'ın en güzel kitaplarından biridir.
05.04.2014

tolstoy bütün olgunluk cagı romanlarında oldugu gibi burada da cagının cok renkli cercevesi içinde canlı somut portreler çizmiştir,unutulmaz portreler yaratmıstır .özellikle anna karenina onun yarattığı karakterler içinde en cok sevdiği,etkilendiğidir.aslında basta annayı bütün cekiciliği sehvetli yaradılısında bulunan,güzel olmaktan uzak,sisman bir kadın olarak düşünmüştür sonradan puşkinin büyük kızı marya hartungu model alarak ona cekici bir güzellik vermiştir.iyide yapmıstır.
zaten yazar romanla uğrastığı dört yıl boyuna bazı kısımları on oniki kere değiştirmiştir ve sonucta da fazla depresif olsada mükemmeliyete varmıs bir roman ortaya cıkmıstır.
takdir edilesidir.önünde eğilmek gerekir.
05.04.2014

ivan ilyiç 'in ölümü romanındaki kahramanı ivan ilyic gibi: kalbinin derinliklerinde ölmekte olduğunu biliyordu, fakat bu düşünceye alışık olmamanın yanı sıra onu anlamıyor, anlayamıyordu. kiezewettwer 'in mantığından öğrendiği uslamlama: "caius bir insandır, insanlar ölümlüdür, o halde caius da ölümlüdür."

caius 'a uygulandığında hep doğru gibi görünüyordu, ama kendisine uygulandığında kesinlikle öyle görünmüyordu. caius'un -genel bir adam- ölümlü olması tamamen doğruydu, ama o caius değildi, genel bir insan değildi o, diğerlerinden oldukça, oldukça ayrı bir yaratık.
o bir zamanlar küçük vanya olmuştu, annesi, babası mitya ve volodya ile, oyuncakları, arabacısı ve dadısı ve daha sonra da katenka 'yla, çocukluğu, delikanlılığın ve gençliğin bütün o neşeleri, üzüntüleri ve keyiflerini yaşamıştı.
caius, vanya'nın çok sevdiği çizgili deri topun kokusu hakkında ne bilirdi ki? caius annesinin elini öyle öpmüş müydü hiç, elbisesinin ipeği onun için de böyle hışırdamış mıydı? okuldaki pasta kötü olunca o da kendisi gibi isyan çıkarmış mıydı? caius öyle aşık olmuş muydu? caius kendisi gibi oturumlara başkanlık etmiş miydi?
caius gerçekten ölümlüydü ve ölmesi doğruydu; ama benim, bütün o düşüncelerim ve duygularımla küçük vanya'nın, ivan ilyic''in ölümü tamemen farklı bir konu. bu çok korkunç olurdu.
tamam.. bitti.
yıkılsın burası.
hak ettim!
05.04.2014

tolstoy'un hikayesine gordugu bir deve dikeni ile baslayip, hikayeyi iste bu ot bana bunlari hatirlatiyor tadinda bitirdigi eseri.

eger oleceksek, kolayca olmayacak bu, deve dikeni gibi olacagiz, cok zor koparticaklar dedirtiyor tolstoy haci murat'a.