Toplam yorum: 3.084.218
Bu ayki yorum: 3.900

E-Dergi

selçuki Tarafından Yapılan Yorumlar

11.04.2008

Bu çalışma için “Okuma Notları” diyorum çünkü kitap yerli yersiz bolca iktibaslarla şişirilmiş İsmet Özel’in düşüncelerinin bir özeti. Özel’in son dönemde dillendirdiği “Türklük” üzerine yorumları merak ettiğim için ilgimi çekmişti ama aradığımı bulamadım. Tezsiz bir çalışma. Önsöz’de (ilerleyen bölümlerde unutsa da) herhangi bir tezi olamayacağını çünkü Özel’e tutkuyla yaklaşanlardan olduğunu, İsmet Özel’i görebilecek kadar ondan uzaklaşamadığını söylemiş. Bu cümleler ele alınan yazarla ilgili cakalı laflar ama gelin görün ki, asıl üzerinde durulması gereken mevzu 90’lı yıllardan bu yana mezkûr şahsın diline pelesenk ettiği şu “Türklük” denen şey ne menem bir şeydir, bu nokta çok sönük kalmış. Hâlbuki her okur şu içinde yaşadığımız dönemde, düşünür İsmet Özel üzerine öncelikle zihnini bu noktada durultmak isteyecektir.

Aslında Özel’in ısrarla üzerinde durduğu anti-emperyalist söylem, dünyanın ve içinde yaşanılan hayatın şekillenmesine dair iddiası olanlar için hiç de küçümsenecek bir laf kalabalığı değildir. Bu söylem, sınırları net bir şekilde çizilmese de, özellikle Türkiye’nin son üç yıllık dış ilişkilerinde, küresel kapitalizm karşısındaki eklemlenme politikasına karşı dikkate değer bir karşı duruştur. Fakat Özel’in tepki gören tarafı neredeyse bir haysiyet meselesi haline dönüştürdüğü metodolojik ısrardır. “Türklük” (Dikkat Türkçülük değil!) Türkiye’de her ne kadar İslam’la özdeş bir anlamı muhtevi ise de kavmi ve hamasî bir damarı da beslemektedir. İşin bu yönü ihmal edilince Özel’in içini fazlasıyla doldurduğu kavram istenilen kuşatılıcılığa ulaşamamaktadır.

Benim ilk kez karşıma çıkan bir İsmet Özel yorumuna da değinmek istiyorum. Özel, “vatan” kelimesi üzerine düşünürken sağlam bir delil bulma ihtiyacı duyar ve lafı kıblenin Kudüs’ten Mekke’ye taşınışına getirir. Bu değişikliği Müslümanların “milli varlığa sarılmaları” olarak yorumlar. Üstad, bunun peygamberin bir tasarrufu olmadığını Allah’ın bir emri olduğunu es geçer maalesef.

Selahattin Yusuf, İsmet Özel – Heidegger arasında da geleneğe ve köklere bağlılık noktasında bazı benzerlikler kurar. Ben de bunu okuyup kitabı bitirince önce nedense, Heidegger’in faşizmi selamlayıp, Hitler’e övgüler yağdırmasını hatırladım,

Ardından da Canetti’nin neden abidevi eseri Kitle ve İktidar’ı tamamlamak için 33 yıl beklediğini…