Toplam yorum: 3.080.803
Bu ayki yorum: 481

E-Dergi

CemC Tarafından Yapılan Yorumlar

21.06.2015

Heyecanla okudum. Anlatımını, üslûbunu beğendim; yazarın bir söyleşisinde söylediği gibi kitabın şiirler, kutsal metinler gibi farklı kaynaklardan harmanladığı bir üslûbu var ve olayların akışındaki hıza paralel bir şekilde tadını veriyor, etkileyici oluyor. Ancak kitabın alegorik olmak için özellikle saray inşa etmek gibi aleni örneklerle kendini çok açık belli etmesi, kendi adıma, son 30 sayfayı okurken rahatsız etmedi değil beni; çünkü böyle yaparken olayın edebi yanı alegorinin gerçekliği yanında ezildi gibi geldi bana. Artık hikâyedeki Oedipus değil de gerçeğinden bahsediliyor gibiydi. O zaman sanki hikâyeden koparak karakter ve olayların gerçeğiyle birebir benzerlikler ve hepsinin nihayeti gibi beklentiler ön plâna çıktı. Elbette bunlar benim hislerim ve düşüncelerim oldu.

Yazarın Gezi'ye özellikle bir selâm durduğu ve eseri iyi niyetli bir biçimde, bir umutla bitirdiği görülüyor.

21.06.2015

Kılavuz'u okumaya başladığımızda ister istemez ne anlatıldığına dair sorular oluşuyor kafamızda: acaba anlatıcıyı takip ederken olup biteni kavrayabiliyor muyuz? Çünkü anlatıcı yani Uğur da emin değil tam olarak ne olduğundan, düşleriyle gerçekler içiçe geçmiş, daha önemlisi birbirine dolanmış halde akıp gidiyor. Bazen, hatta sık sık anlamaktan çok dilin güzelliğine kendimizi bırakabiliyoruz. Dil bu kadar güzel kullanılabiliyor mu?

Aşağıdaki linkte çok güzel bir inceleme var, mutlaka okumalısınız:

http://bulentozgun.blogspot.com.tr/2015/04/kilavuz-bilge-karasu.html
21.06.2015

Martin Eden'ı bitireli saatler oldu; ama ağlaya ağlaya bitirdiğim gibi, etkisinden kurtulamamış bir hâldeyim. Jack London'ın daha önce Vahşetin Çağrısı ve muhteşem öykü kitabı Ateş Yakmak'ı okumuştum ve kaleminin enfes tadından tatmıştım...Martin Eden, olay örgüsü anlamında insanı sıkabilecek bir kitap gibi duruyor, sıkabilir de...ama Jack London'ın karakter yaratma, geliştirme anlamındaki mahareti inanılmaz etkileyicilikte. Eser, çok iyi bir çeviriyle esneye büküle, döne çevrile öyle güzel bir şekilde hikâyesini anlatıyor ve Martin'i karşımıza öyle bir karakter olarak çıkarıyor ki benzerlerini kendi adıma çok gördüğümü söyleyemem. Edebiyatçıların en önemli yeteneği belki karakter yaratmada kendini ortaya koyuyor olabilir. Eğer bu bir kıstassa Jack London burada muhteşem bir maharet gösteriyor, Martin Eden hiç bir zaman kolayca unutulamayacak bir karakter. ...Klasikleri 40'lı yaşlardan sonralara bırakmakla doğru bir karar verdiğimi görüyorum....
07.04.2014

Vampirle Görüşme, en azından benim için bir klasik. ilk kez vampir kitabı okuyorum. Filmini de çok uzun seneler önce izlemiştim 2 kez sevmiştim, neden okumaya kalktığımı bilmiyorum; ama iyi ki okudum. Neden? Çünkü herşeyden önce üslûp harika. Bu, kesinlikle edebiyat. Louis karakterinin trajedisinden etkilenmemek imkânsız. Onu bu kadar trajik yapan, olduğu şeyi sevmemesi, ama bir yandan ona sonsuza dek mahkûm olması. Louis vampir, ama isteyerek değil. Dönüştüğü şey onu insan olmaktan çıkarıyor, onu bambaşka bir varoluş biçimine dönüştürüyor; ama Louis bu haliyle dahi insan olmanın en temel meselelerinden birisinden; olduğu şeyden acı çekmekten, bununla cebelleşmekten uzak duramıyor. Artık insan değilken bile insan dertleriyle muzdarip. Bir kimlik muamması ya da ızdırabı bu. Etkilenmemek en azından benim için imkânsızdı.

Kitap filme kıyasla çok çok daha iyi, derinlikli bir eser. Vampir konusuna ilgi duyulsun duyulmasın okunmalı bence.
13.07.2013

Bu kitabı okumaya devam ediyorum, bitirmedim. Şu ana dek okuduğum kadarıyla çok çok iyi bir kitap olduğunu, çevirisinin de çok iyi olduğunu düşünüyorum. Kitabın beğenilmemesindeki en önemli sebep bence olay örgüsünün istediğimiz gibi devam etmemesi. Çünkü normalde çocukların başına ne geldiğin, nasıl geldiği, özellikle Sunny'nin nasıl öldüğüyle ilgili merak uyandırıcı sorular sürekli erteleniyorlar. yazarın ısrarla bizi çocuk ya da yetişkin, kişilerin psikolojilerine, algılarına bakmaya doğru itiklediğini görüyoruz. Sıkıcı bulunan bölümler aslında benim kendi kanımca iyi bir edebiyat eseri olmanın getirdiği o üslûptan kaynaklı. Ortalama bir kitapta belki bir kaç sayfada anlatılacak olan ruh halleri burada uzun sayfalara yayılıyor, olaylar parçalanmış kronolojik bir anlatımla anlatılırken kitapta ruh hallerinin belirgin bir biçimde somut bir hâl aldığını görüyoruz. Bu kendi adıma iyi bir edebiyat eserinin olmazsa olmazı: miriam, dave, sunny, heather...olaylar değil ama karakterler ve onların duyguları somutlaşıyor. Umarım sonuna dek bu üslûp korunur ve kitap niteliğini bozmaz...herkese iyi okumalar..