Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

Serap.Bahar Tarafından Yapılan Yorumlar

18.11.2023

İkinci Dünya Savaşı İngilitere'sindeyiz. Soylu bir ailenin kızı olan Briony Tellis, ki kendisi 12-13 yaşlarında bir kız çocuğu, ilk oyununu yazmış ve ailenin diğer çocuklarını oynatarak büyüklere bir gösteri hazırlamıştır. Provalar esnasında ablası Cecilia ile ailenin müştemilatında kalan Grace'in oğlu Robbie'nin yakın temasını, yanlış yorumlayarak kız çocuğu şımarıklığı ile oyunu iptal eder ve bu ailedeki diğer çocukların tepkisine neden olur. Gecenin ilerleyen saatlerinde yaşanan bir olayı da Cecilia ile Robbie'nin yakınlaşmasına bağlayan Briony'nin lafıyla Robbie tutuklanır ve Almanya karşısında savaşmak için Fransa'ya gönderilir. Hikayenin ana çatısı bu şekilde. Güzel kitap bence denenir. İndirim kovalayıp mutlaka okuyun.
09.11.2023

İncecik bir felsefe kitabı bulmuşken kaçırmamak için aldım ve gün içinde de bitirdim. Kısacık, hap gibi, Zweig kitapları gibi, çok tatlı oldu. Badiou, Rabat doğumlu bir felsefeci. Fransa'da sevgililer gününde bir konferans düzenleniyor. Bu konferansa Badiou'yu konuşmacı olarak çağırıyorlar. Truong isimli bir de yayıncımız var. Badiou ile söyleşi yapıyorlar. Soru cevap şeklinde yapılan bu paneldeki konuşmayı da kitaplaştırmışlar. Serap da dayanamamış almış okumuş. Kitap, sunuş ve son söz hariç altı bölümden oluşuyor. Aşkı sanatla, siyasetle, felsefeyle eşleştirerek kendince anlatıyor. Benim en yakın hissettiğim bölüm "Sevgililerin Kurduğu" isimli olandı. Çünkü uslanmaz bir romantik olduğum için siyaseti, felsefeyi falan değil sevdiceğe duyulan aşkı anlatıyor. Sarkozy'nin Fransa Devlet Başkanı iken aldatılmasına ilişkin yazdığı kitaptan da bahsedilen yerler vardı. Kesinlikle magazin değil, ama örnek verdiği şekilde okumak keyifliydi. Ben okurken keyif aldım.
08.11.2023

Ne kitap yazmış be! Polisiye türünü okuduğumda beklediğim; sürükleyici olsun, yeterli miktarda gerilim ve şiddet içersin, beni şaşırtan öğeler içersin, tatmin edici bir sonu olsun tamam işte. Kitaba başladığım gün neredeyse yarılamıştım, yani sıraladığım kriterleri fazla fazla karşıladı. Gerritsen kitapları, özellikle dedektif Rizzoli ve adli tıp hekimi Isles ablalarımın serisi, beni tam manasıyla gerilimden heyecana sürüklüyor. Okuduğum kitapları arasında boşu yok. Keşke seriyi sırayla okusaydım da karakterlerle ilgili şaşırtıcı şeylerle karşılaşmadan önce haberim olsaydı (yazar burada spoiler vermek istemiyor). Farklı kitaplarda farklı cinayetler anlatılmakla ve o kitaptaki cinayet o kitapta bitmekle birlikte, ana karakterlerimiz Maura ve Jane'in hikayesi ilerlediği, hayat devam ettiği için kitaplar da çıkış sırasıyla okunsaymış tarafımdan, daha sağlıklı olurmuş.
05.11.2023

Çok çok uzun bir süreden sonra ilk kez bir kitabı ite kaka okudum ve bitirebilmek için gerçekten çaba sarf ettim. Akmıyor kitap. Çevirisi çok başarılı değil. Örnekler ekseri kitabın anadili olan İngilizce üzerinden verildiğinden sürekli tekrara düşmüş gibi hissettiriyor. Chomsky'nin -ki kendisi dil üzerine çalışan bu alandaki en ünlü dilbilimcilerdendir- savunduğu dilin sonradan öğrenilen bir şey olmasından ziyade içgüdüsel olarak insanda var olduğu fikrini savunuyor Pinker. Chomsky'nin kendisi de bu kitapla ilgili olumlu değerlendirmelerde bulunmuş hatta. Bu güzel tarafı. Bu kitabı İngiliz Edebiyatı veya İngilizce ile ilgili herhangi bir bölüm okuyan bir arkadaş okusa, büyük faydasını görebilir. Fiil çekimlemelerinden tut da birleşik kelimelerin nasıl türetildiğine dair envai çeşit bilgi veriliyor. Bak bunu çeviri olarak değilse de Türkçe halini yazan olsa, yutar gibi okurdum. Fakat bu kitaba odaklanmakta aşırı zorlandım ki pek vaki değildir bu kişisel okuma tarihimde.
26.10.2023

Son sözü önden söylemeliyim, tutamayacağım. Arkadaşlar, okuduğum Grange kitapları içinde en hoşlanmadığım bu kitap oldu. Sanki Grange kitabı değil gibiydi, çok enteresan. Kitap biraz da fantastik ögeler barındırdığı için beni itmiş olabilir, sorun kitapta değil bende belki de evet. Kitabın arka kapağında parapsikoloji, şamanizm, telepati kelimelerini okuduğumda arkama bakmadan kaçmalıydım aslında ama işte Grange okumaktan keyif aldığım için edinmiş bulundum maalesef. Kitapta böyle keyiflene keyiflene okuduğum tek mevzu -umarım spoiler olmaz- Moğolistan yolculuğuydu. Dondurucu soğuklar, o ilkel yolculuklar, geyiğe binme fikri, yolcu değil de kargo uçağıyla gitmek falan müthiş bir konforsuzluk vaat eden ama harika bir macera gibi göründü gözüme okurken. Ya da Grange'ın yazım şekli bana bu fikri tatlı gösterdi, bilemiyorum.