E-Dergi

Pek çoğumuzun haberi olmayan ancak Kurtuluş Savaşımızı derinden etkileyen demiryolları ile ilgili gayet hoş bir kitap. Bunun yanında yazar, yaşanılan devir ve ortam ile ilgili değişik bilgiler vererek de bizlerin dikkatini hep yukarılarda tutmaya çalışmış.

"Almanlar Enver Paşayı önemli bir dergide kapak yapıp bazen Napeleon'a, bazen de Musa Peygambere benzeterek etkilemeye çalışıyordu."

"Henüz 33 yaşında bir yarbay Osmanlıda bakan olamayacağı için 18.12.1913'te albaylığa, 05.01.19.14'te (18 gün sonra) tuğgeneralliğe terfi ettirilerek Harbiye nazırlığına getirilir"

Yeşilcam filmi tadında hikayeye sahip bir eser. Dili oldukça sade ve anlaşılır olmasına, okurken yeşilcam filmleri tadı alsam da yine de beni derinden etkileyen bir kitap değildi maalesef. Ancak yer yer sosyolojik tespitleri ve anlamlı sözleri ile dikkatinizi çekmemesi imkansız. Örneğin; "Asırlardır fakirler hiçbir zaman zenginleri kabul etmemiş, onlara hep nefretle bakmışlardır. Paradoksa bak ki, şimdi kendileri milyarder olmak istiyor"

Malesef fazlasıyla duygusal yanı ağır basan ve bu duygusallığın ardına sığınıp önemli çıkarımları perde arkasına atmaya çalışılmış bir izlenime kapıldım kitabı okurken. Evet yazar tarihimizdeki gerçekleri gözler önüne seriyor ancak yanlı yorumunu duygusal bir anlatımla dile getirip sanki bu gerçeklerle ilgili düşünmemizi engellemeye çalışıyor. Zaman zaman kendi ile çeliştiği noktalar da yakalamışım malesef. Gerçek şu ki ne yazık ki ülkemizde siyasi anlamda tarafsız ürünler bulunmuyor ve sizi de bir taraf olmanız konusunda zorluyorlar. Satır aralarında bu zorlamaları hissediyorsunuz.

Dini içerikli pekçok kitap okuduğumdan herhalde benim için sıradan bir eser yorumundan öteye gitmedi. Çünkü kitapta yazılanların pekçoğunu veya benzerlerini daha önceleri başka eserlerden okumuştum. Yalnız not ettiğim bazı önemli parçalar da yok değil. Örneğin Allah(c.c.)'ın varlığı konusundaki şu yorumu takdir etmemek imkansız: "Bir er, askerlikle ile ilgili emirleri onbaşından, o da yüzbaşından ve nihayet başkumandan da emri padişahtan alır. "Padişah emri kimden alır?" diye bir sual sorulamaz. Çünkü o zaman padişah olmaz.

Eğer yazara ait kitaplardan ilk olarak bu kitabı okumuşsanız kitabın etkisinde elinizden bırakamazsınız. Kendi standartlarınızın çok çok üstünde bir kısa zaman aralığında çabucak kitabı bitirdiğinize, bir an önce sonunu öğrenmek için çabaladığınıza şahit olursunuz. Oysa ki basım tarihlerine göre yazarın eserlerini okuyan pek çok kişi ise malesef Dan Brown'un sonraki adımlarının ne olacağını kestirmeye başlamış ve dolayısıyla önceki kitaplardan aldığı hazzı yaşayamaz olmuştur. Veya bu seferki kitap gerçekten vasattı biz anlayamadık. Yalnız kendi açımdan şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki tüm olumsuzluklarına rağmen kitabı okuduğuma hiçbir zaman pişman olmadım, umarım yeni okuyacaklar da pişman olmayacaklardır.