E-Dergi

Dünyanın sayılı Osmanlı tarihçilerinden Halil İnalcık kitabın 1. Cildinde Osmanlı Devleti'nin 1302 - 1606 yılları arasındaki kuruluş ve yükseliş dönemini anlatmıştı. 2. Ciltte ise bozuluş ve kargaşa dönemi dediği 1603 - 1656 yılları arasındaki dönemi anlatıyor. Kitabı okuduğunuzda Osmanlı Devleti'nin koca bir imparatorluk iken yıkılmasına giden süreçe kimlerin nasıl sebep olduğunu net bir şekilde görüyorsunuz. Padişahların tahta geçme şekilleri, padişah annelerinin yönetime karışması, devlet adamlarının yetkilerini kötüye kullanarak rüşveti yaygınlaştırması, aşırı güçlü konuma sahip askerlerin yönetimi zorla değiştirme çabaları, ulema yani din adamlarının dini kullanarak yönetime etki etme çabaları kitapta çöküşün başlıca nedenleri olarak anlatılıyor. Kitabın not ve kaynakça kısmının bile yaklaşık 24 sayfa olduğunu düşünününce yazarın kitabı hazırlarken harcadığı çabayı takdir etmemek mümkün değil.

Kurtuluş Savaşı'nın içinde olup o günleri yaşamış olan yazar kendi gözleriyle gördüğü gerçekleri ustaca aktarmış okuyucuya. Kurtuluş Savaşı'nın hangi insanlarla hangi şartlarda yapıldığını, bu uğurda insanların neleri feda ettiğini tüm gerçekliğiyle anlatmış yazar. Savaşı anlatırken her şartta kendine yol açmayı bilen "aşk" konusunu da işlemiş hikayede. Karakterlerin bir yandan savaş şartlarında ayakta kalma çabalarını bir yandan da aşkı bulma çabalarını etkileyici bir şekilde harmanlamış. Kitabın sonu biraz şaşırtıcı.

Taşralı bir Fransız gencinin, yaşadığı hayattan kurtulup kendisine iyi bir gelecek kurmak için çabalaması anlatılıyor kitapta. Ana karakter zeki, çalışkan ve hırslı bir genç olmasına rağmen gençliği, tecrübesizliği ve aşırı yükselme hırsı yüzünden bir çok ikilemde kalıyor ve kendine karşı güvensizliğinden kaynaklı bir çok hata yapıyor. İyi ve kötü yönleriyle soylular arasında hızla yükselmesine rağmen yaptığı hatalar onu hiç ummadığı bir sonla karşılaştırıyor. Kitapta yazar karakter analizlerini detaylı bir şekilde yaparak kişileri oldukça gerçekçi aktarıyor okuyucuya. Karakterlerin ruh halleri bazen biraz aşırı değişken olsa da ve romantizm abartılsa da bunlar hikayeyi canlı tutuyor. Bir de benim gibi Fransa tarihine ve sanatına yabancıysanız kitabın bazı bölümlerinde konudan uzaklaşabilirsiniz.

Kitabın adından sadece ülkemizle ilgili olduğu izlenimi uyandırsa da okuduğunuzda göreceğiniz gibi Mahfi Eğilmez Osmanlı - Türkiye özelinde dünyanın ekonomik gelişimini detaylı, okuması - anlaşılması kolay, kaynaklara dayanan bir anlatımla okuyucuya aktarıyor. Ülkemizin önce Osmanlı dönemi sonra Cumhuriyet döneminde ekonomik anlamda neler yaptığını bunları yaparken de dünyadaki gelişmelerden nasıl etkilendiğini çok güzel anlatıyor. Cumhuriyet dönemini de siyasi dönemlere göre detaylı açıklayıp ekonomik olarak iyi gelişmelerin neden iyi, kötü gelişmelerin neden kötü olduğunu detaylı bir şekilde açıklıyor. Özellikle Türkiye'nin dünyaya ayak uydurup ekonomisini yüksek seviyelere çıkarabilmesi için yapması gerekenleri de net bir şekilde anlatıyor. Çok faydalı, çok öğretici bir kitap.

İnsanların bir arada yaşaması için gerekli şartlar, kurallar ve yönetim sistemleri inceleniyor kitapta. Yazar toplumların bulundukları bölge, yaşam tarzları, çevreleri gibi bir çok bileşene göre en uygun yönetim sisteminin hangisi olabileceği üzerine yorumlar yaparak bu sistemlerin iyi ve kötü yönlerini anlatıyor. Yazıldığı dönemdeki ve yakın tarihteki ülkelerden de örnekler vererek anlattıklarına kanıtlar sunuyor. Kısa bir kitap olmasına rağmen halkların yönetilmesi konusunda değerli bilgiler veren bir eser.