Toplam yorum: 3.080.923
Bu ayki yorum: 601

E-Dergi

munis_edip Tarafından Yapılan Yorumlar

10.03.2006

türk öykücülüğünün köşe taşlarından biridir mustafa kutlu..nitekim son dönemde rasim özdenören beyle beraber hikayeciliğimizin çifte lokomotifleridir..
uzun hikaye ismiyle müsemma bir kitap..samimiyeti zaten daha ilk sayfada tam manasıyla yakalamak mümkün..kutlunun özgün üslubu zaten imzası niteliğinde..
bir eser okurken o an içinde bulunduğumuz ruh hali kitaba nüfuz etmemizde bize sadakatle refakat eder..yani kitapdaki kurgunun geliştiği duygusal zemin eğer bizim içimizde de mevcutsa o yapıtı anlama ve içselleştirme pek hızlı ve sağlam olacaktır..eğer okunan eserin ruh haliyle bizim psikolojimiz uyuşmazsa o zaman bu anlama nüfuz etme yüzeysel kalabilmektedir..içselleştirme zayıf olduğu için de hatırlama gücümüz zayıflayacaktır..yalnız mustafa kutlunun bu kitabında durum hiç de öyle değil..hangi ruh halinde olursanız olun kitap sizi daha ilk sayfadan sarıp sarmalamaya başlıyor..kitabın samimiyeti ve halet-i ruhiyesi bizi ve içimizdekileri aşan bir konumda..seni kolundan tutuyor ve onu en iyi şekilde anlayacağın hangi noktaysa götürüp zihnini oraya bırakıyor..bir anda ihata ediliyorsunuz ve ruh haliniz kitabın psikolojisine inkılap ediyor...
sayın mustafa kutlunun kaleminde mürekkep hiç kurumasın inşaallah..
10.03.2006

üniversiteden de hocam olan sayın yüksel pazarkaya'nın yalın ve anlaşılır çevirisiyle okuyacağınız bu kitap yüksek dercede bir ruhi bunalımın,bir girdap gibi,bir kara delik gibi benliği nasıl yuttuğunu,çıkışa tek kapıyı açma cömertliğini, son çare çaresizliğin ta kendisidir diye bir laf olsa da intiharın nasıl açtığını tüm çıplaklığıyla görmek mümkün..aşk tutku kıskançlık içe dönüklük intikam nefret hepsi bu kitaba öyle bir ahenkle yerleşmiş ki insan artık bu duyguların birbirine tutunmadan yaşayamayacağına inanıyor..yalnız şunu söylemek elzem olsa gerek:goethe pek sağlam dini inançlara sahip nadir bir dahi..bu kitapla erişmek istediği gaye herhalde boşluğu hiçliği intiharı övmek değildir..gösterilmek istenen istenmeyenin içinde ustaca gizlenmiştir..
20.02.2006

gönüller tabi ki acı ve gözyaşını istemezdi,lakin bir devrimden bahsediyorsunuz,ve bizim yaşadığımız devrim gerçekten çok ıstıraplı bir tarihe nokta olarak düşülmüştür..bu devrimin mahiyeti temel dinamiklerinin devam etme enerji ve dirayetini kandan çok fazla kandan almış olmasıdır..dökülen kan sözkonusu devrime bir nevi kalkandır,bazı zamanlar da çok müşfik bir kılıfdır..remziye yılmaz hanımın nietsche trajedilerini çağrıştıran sözlerine katılmıyorum..her doğum bir ölümü getirmek zorunda değildir..yalnız insanoğlu doğmak için ölmeye muhtaç değildir..apollonik uyarıyı dionizik tepkiyle karşılamak daha mantıklıdır,çünkü aksi durumda maddeleşiriz..insanoğlu bir şey kazanabilmek için bir değerini kaybetmek zorunda değildir..ayrıca bize yapılmış bir uyarıdan bahsediyor remziye yılmaz..toprağımıza namert eli değmeseydi şimdi belki fransanın sömürgesi olacaktık ne demektir?..biz her zaman bir uyarıya etkiye mi muhtacız vatan savunması için..sanki biz bilincinde değilmişiz vatanın ve bize bildirmişler..ben bu düşünceye kesinlikle katılmıyorum..bir saldırıya elbette karşılık verilecektir,lakin saldırıya uğramadan saldırıya geçmemek,vatan konusunda bilinçsizlik aymazlık ölütoprağı olarak yorumlanmamalı...
14.01.2006

bu kitabı bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine aldım.şunu söylemeliyim ki kitabın o arkadaşımda bıraktığı faydalı ve hep dinç kalacağa benzeyen enerji etkiledi beni.bu kitabı elime aldığımda tamamen umutsuz boşvermiş bir insan değildim.mutlaka bir hedefim vardı ve ben bu hedef için çalışıyordum, ama pek sağlıklı bir çalışma değildi.kendime dönüp baktığımda umutsuzluğa her gün biraz daha yaklaştığımı hatta bu durumdan hoşlanmaya başladığımı seziyordum.hoşuma gidiyordu çünkü bu psikolojinin etkisiyle gerçekten güzel şiirler yazıyordum:)benim çözüme muhtaç tek problemim geleceğe yönelik kaygılarımın aşırı fazla olmasıydı.olmamış belki de hiç olmayacak şeyleri olmuş farzedip moral bozuyordum kendi kendime.hatırlıyorum da 10 yıl sonrası için neler düşünüp ne kadar fazla üzülmüştüm..sırf bu yüzden evliliğe düşman olmuştum.çünkü hayat ilerisi için gerçekten karanlık görünüyordu bana.zevk alabilme yetimi kaybetmiştim desem yeridir.işte bu kitap bana hayaller,korkular ve hedefler arasında kesin bir ayrım yapmayı öğretti.artık içinde bulunduğum anı en iyi en verimli şekilde yaşamaya bakıyorum.artık günlerim belirli bir plan çerçevesinde doğuyor ve yaşanıyor..her şeyi yazıyorum..bir dakikamın bile boşa gitmemesi için uğraş veriyorum..hedeflerim için çalışmayı seviyorum...
tavsiye kabul eden arkadaşlara bu kitabı bol bol not tutarak okumalarını öneriyorum.kitap zaten not tutarak okunur, ama bu kitap için biraz cömert davranmalarını önereceğim..
kitabın niteliğine gelince şunu söylemek isterim ki diğer kişisel gelişim kitaplarından en önemli farkı neyi niçin yapacağını hem dünyayı hem ahireti gözönünde bulundurarak yalın bir biçimde anlatmış.havada kalmış ifadelerin olmadığını gördüm.polyannacı bir yaklaşım sergilememiş.daha önce carneige okumuştum ve o kitaplardan hala aklımda satırlar var.yalnız şunu gördüm ki kişisel gelişim kitapları hep birbirini tamamlayıcı özellik sergiliyorlar.taklitler ayrı konu.işte bu yüzden düşün ve başar okuduğum son kişisel gelişim kitabı olduğu için çok mutluyum...

































kitabın niteliğine gelince