E-Dergi

Günümüz edebiyatının özellikle roman dalında güçlü isimlerinden birisi : Ahmet Günbay YILDIZ. Arka arkaya yazdığı kitapları mütemadiyen baskılar yapan nadir yazarlardan. Konularını günlük yaşamın içinden seçmesi belki de onu popüler yapan en önemli etken. Okuyucuya artı değerler katmak isteyen yazarın konuları bu şekilde seçmesini yadsımamak gerek diye düşünüyorum. Mazi Gözyaşı, bir baba ile onun evlatları, özellikle de en küçük oğlu ile aralarında geçen trajikomik bir olayı ele alıyor. Genel itibari ile baktığımızda biraz Reşat Nuri GÜNTEKİN'in "Yaprak Dökümü" eseri ile de konu olarak örtüşmüyor değil. Evlatlarına çok güvenen bir babanın çocuklarından bir bir darbe yemesi ve muhtaç durumlara düşmesi sürükleyici bir şekilde ele alınıyor. Kendine olumlu birşeyler katmak isteyen okuyucuların tercih edeceği bir kitap ve yazar.

Antoine De Saint EXUPERY kendi yaşamında pilot olma özlemi ile yanmış bir yazar. Bunu yazdığı eserlerde açıkça görmek mümkün. Örneğin ünlü Küçük Prens kitabında çöle zorunlu iniş yapmak durumunda kalmış bir pilot ile hikaye başlar. Bu kitabında ise yazar tamamen bu konuya eğilerek bir pilotun yaşamını, uçuşlarını ve de özellikle zor olan "Gece Uçuşu"nu ele almış. Macera ve tehlikeyi nazımsal bir yaklaşımla ele alıp güçlü bir şekilde överek yazıya döken yazar, uçuşu, kişinin kedini gerçekleştirmesi olarak aktardı. Tabii burada kendisinin de bu mesleği icrayı samimi bir şekilde istemesinin payı inkar edilemez. Eserinde özellikle işlediği konular göreve bağlılık, sorumluluk ve özveri olarak göze çarpar. Bir çırpıda okunabilecek küçük hacimli bir kitap.

Cemil TOKPINAR'ın bir evlilik danışmanı olarak bilgi ve tecrübesini kitaplaştırarak yayınladığu bu kitap ülkemizde bu konuda bizim öz değerlerimizle harmanlanarak yazılan üç-beş eserden birisi oldu. Halit ERTUĞRUL'un adım adım evlilik kitabını da okumuş ve faydalı bulmuştum. Yalnız bu kitabı okurken yazarın Dr. Gary CHAPMAN'ın Beş Sevgi Dili kitabından epeyce etkilenmiş olduğunu gördüm. Zaten kendisi de kitabın içerisinde tavsiye ettiği batılı kaynaklar içinde o kitabın adını zikrediyor. Kitap özellikle bizim değer yargılarımıza uygun yazıldığı için alanında daha da bir önem kazanıyor. Zaten üst üste yaptığı baskılardan da bunu anlamak zor olmasa gerek. Benim okuduğum kitap 53. baskısıydı.

Paulo COELHO'yu sadece Türkiye değil tüm dünyada popüler yapan bir kitap Simyacı. Yazar aslında bizim hiç de yabancısı olmadığımız menkıbeleri süsleyerek bize tekrar takdim ediyor. Fazla kitap karıştırmayan toplumumuz da "Aaa ne güzel anlatmış!" demekten kendini alamıyor. Tereciye tere satmak gibi bir olay. Bununla birlikte hakikat hakikattir ve nerede görülürse alınması gerekir. Öykülerinin kaynaklarını dini kitaplar ve hikayelerden seçen yazarın üslubunun tartışmasız bir fenomen olduğu gerçeğini de göz ardı edecek değilim. Herşeye rağmen verdiği ince mesajlar ile okunmaya sonuna kadar değecek bir kitap.

Paulo Coelho'nun yedi günde yaşanan hikayeler üçlemesinin ilk kitabı Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım. Bu yönü ile haliyle Simyacı'dan ayrılıyor. Simyacı tarzı bir kitap bekleyenlerin hayal kırıklığına uğraması gayet doğal. Yazar bu kitabı ile psikolojik tahlillerin ağır bastığı bir seriye başlıyor. Yine de Simyacı'da rastlanan msitik öykülerden her eserinde kullanmayı da terk etmiyor yazar. Değişik bir üslupla anlatılan aşkı Paulo COELHO ayrıcalığı ile okumak için buyurun.