Toplam yorum: 3.082.494
Bu ayki yorum: 2.174

E-Dergi

Necmi Çoban Tarafından Yapılan Yorumlar

06.08.2002

Pinokyo'nun hikayesi o kadar yaygın ve meşhur ki artık yalan söyleyince burun uzama hikayesini bilmeyen yok gibi. İtalyan yazarın dilimize çevrilmiş tek eseri de zaten bu. Kukla imalatçısı Gephetto ustanın tezgahına konuşan bir kütüğün gelmesi ile hikaye başlar. Bu ilginç durum karşısında kütüğü küçük bir oğlan çoçuğu şeklinde yontan ustamızın başına neler geleceğinden hiç haberi yoktur. Yaramaz bir kukla olan Pinokyo'nun en önemli özelliği yalan söyleyince burnunun uzaması; doğruyu söyleyince ise kısalması. Okulu çekici bulmayan Pinokyo üçkağıtçıların "Oyun Ülkesi" diye adlandırdıkları yere gitmek için evden kaçar. Sonunda eşeğe bile dönüşen Pinokyo buradan kaçarken düştüğü sudaki balıkların dışını yemesi ile tekrar kukla görünüşüner döner. Zaaflar, hevesler, arzular ve irade gücü, çocukların kolayca anlayabileceği masalsı ve akıcı bir dille anlatılır ama kitap sadece çocuklara değil tüm okuyucu kitlesine hitap eder. İyilik perisinin sonunda onu Gephetto ustanın çok arzuladığı "gerçek" bir oğlana çevirmesi ile de hikaye mutlu sonla biter. Geçen yıl vizyona gire Yapay Zeka (A.I.) filmine de ilham konusu olan tam bir dünya klasiği.
06.08.2002

Edebiyatçı olan yazar kendinden beklendiği şekilde eserler veriyor. Dilini edebi sanatlarla süsleyerek hikayelere ayrı bir lezzet katması en güzel yanı. Kitap herbirisi ibret dolu "yaşanmış" olaylardan bahsediyor. Örnek olarak kitapta ismi geçmese de onkoloji uzmanı Prof. Dr. Haluk NURBAKİ hoca ile Serap isimli bir hastanın yaşadıkları, sakat doğacak bir çocuğu alıp almama arasında mütereddit olan bir doktorun oğlunun daha sonra sakat doğan bu çocuk tarafından hayata döndürülmesi, Kazakistan'da öğrencisini kurtarmak için kendisini bataklığa atan fedakar öğretmen gibi birçok ibretlik hikayeyi bu eserde bir arada görmeniz mümkün. Yazar hikayeleri bazen bir kapının, bazen de bir nar tanesinin dilinden aktararak kişileştirme sanatını da kullanmayı ihmal etmemiş.
02.08.2002

Sığınak insanların bir tehlike karşısında gideceklerin yerin adıdır. Hayattan bir beklentisi kalmamış insanlar için de bir tiyatro trubu adeta hayatlarının sığınağı olur. Avamdan gelen bu insanlar arasındaki ilişkiler Reşat Nuri ustalığı ile okuyucuya aktarılırken biraz karamsarlığı kapıldığınızı hissetmeniz sizi şaşırtmasın!
02.08.2002

Jules VERNE edebiyatın bilim-kurgu alanında tartışmasız en büyük ustalardan brisi. Onca yıl önceden yazdığı hayallerinin bir çoğunun yıllar sonra gerçekleştiğini bilse acaba neler hissederdi. Denizler Altında 20,000 Fersah savaşlar, insanların birbirlerini öldürmeleri gibi kötü olaylar neticesinde dünyaya küsen Kaptan Nemo'nun Natilus adlı denizaltıyı yaptırıp yanına güvendiği adamları mürettabat olarak almasını konu ediyor. Dünyadan kendini soyutlayan Kaptan Nemo, denizlerin altında kendisine bir dünya kurmuş ve bütün dünya denizlerini gezerek yeni dünyasını özümsemiştir. Bir gün balina zannederek denizaltıya saldıran bir gemiyi batırması sonucu o batan gemideki 3 yolcuyu Natilus'a alması ile olaylar gelişir. Özgürlüklerine düşkün iki insan ve bu insanlardan birisinin hizmetçisi ile devamlı başarısız kaçma denemeleri yapan üçlünün maceraları Jules VERNE'nin hayal gücü genişliğince devam ediyor. Yalnız kitabın orjinalinde Girit'i işgal eden "Barbar Türkler" ifadesini yazara hiç yakıştıramadım!
02.08.2002

Üstad Necip Fazıl'ın hikayelerini biraraya topladığı bir kitap "Hikayelerim". Hikaye yaşanmış ya da yaşanması kuvvetle ihtimal olayların işlendiği edebiyat türü. Üstad da bu gerçekten hareketle ilham almak, konu için bilgi toplamak, gözlem yapmak gibi sebeplerle gittiği kır kahvelerinden aldığı güç ile çoğu hikayesini yazmış. Bunlar da bir kısmı itibari ile "kumar" konusunu işliyor. Özellikle "Maça Kızı" ile kumar hastalığını betimleyen yazar o zaman için çok yaygın olan ve toplumda büyük yaralar açan bu illeti ibret levjaları yapmak istemiş. Kısa kısa hikayelerden oluşan kitap sıcak yaz günlerinde sıkmadan bitirilebilecek bir eser.