E-Dergi

Kitabın dilinin anlaşılır ve akıcı olması güzel. Genellikle heyecanlı, merak ettiriyor ama bu merak ettirmesini yazar sanki biraz fazla uzatmış. Kitabın ortasından sonra; "hadi artık ne olacaksa olsun" dedirtti bana. O noktadan sonra artık sıkılma çizgisine geçtim diyebilirim. Çok beğendiğim bir kitap olarak bir başkasına tavsiye etmem ama elinizde başka kitap yoksa; tabii ki okunabilir,

Stefan Zweig'i çok beğenerek okuyorum. Bu kitapta iki uzun öyküsü yer alıyor. "Bir Yüreğin Ölümü" isimli hikayeden nispeten daha derinden etkilendiğimi söyleyebilirim. Kitaptaki kahramanların psikolojileri çok ayrıntılı bir biçimde işlenmiş. Her bir cümle ruh halinin binbir yönünü anlatıyor. Tam bir analiz! Kısa bir zaman dilimine sığan bir olay ayrıntısıyla tahlil ediliyor. Olayların daha hızlı akmasını isteyen okurları sıkabilir ama insan psikolojisini Stefan Zweig'ın derin ve iç sızlatan anlatım biçimiyle görmelerini isterim.

Kitabı elime alıp sayfalarını ilk karıştırdığım zaman, özellikle ergenlik dönemdeki gençler için yazıldığını düşünmüştüm. Zaten onların gerçekten de rahatlıkla okuyabileceği bir kitap. Bu nedenle biraz da önyargıyla başladım okumaya. Ama daha ilk sayfalarından itibaren çok sarıyor. Keşke daha hızlı okuyabilsem de neler olacağını görsem diyerek okudum. Sadece sonunda biraz yadırgadığım yerler oldu ama böyle olması; kitabı genel olarak ele aldığımda kitabın akıcılığına-güzelliğine ve yazarın anlatım gücüne yönelik düşüncelerimi bozmuyor kesinlikle.

Kitabın bazı bölümleri oldukça sıkıcı, bazı bölümleri ise akıcı bir şekilde okunuyor. Sonlara doğru nispeten heyecanlı... Aslında nasıl sonlanacağı daha okurken tahmin ediliyor ama sona yaklaşırken olayların nasıl gelişeceği de merak edilmiyor değil. İran tarihinde, İran henüz İran olmadan önceki dönemde özellikle göçer kültürünü konu alarak; o dönem için kurgulanmış bir aşk hikayesi anlatılıyor. Mutlaka okunmalı diyemiyorum; ancak, kitap hakkında çok da olumsuz değilim.

Güzel. Asla kötü diyemem ancak dili fazlaca basit. Özensiz, basit cümleler var. Terapistin seanslarda, "ay terapisi" ni, tüm hastalarına, sanki başka hiçbir teknik aşılamıyormuş gibi anlatması iyi olmamış. Kitaptaki terapist, bütün hastalarını sadece ay terapisini anlatarak göndermiyordur heralde ama kitapta böyle anlaşılıyor. Daha zengin işlenebilirdi. Sayın Ulusoy'un "Giderken Bana Birşeyler Söyle" isimli kitabı bir muhteşemdi. Ama yine de, kitaplarındaki ana fikirlerinden aldığım tat büyük. Ve yazdığı satırların, iç sıkıntısı yaşıyan birrçok insana iyi geldiğine inanıyorum. Bunu da okumanızı öneririm. Kendisine teşekkür ediyorum.