Toplam yorum: 3.080.123
Bu ayki yorum: 1

E-Dergi

abdullahkocal Tarafından Yapılan Yorumlar

10.01.2009

İlk defa 1922 yılında basılana Çalıkuşu, yazıldığı dönemi aşmış, bugün de kendisini zevkle okutabilen bir "başyapıt". Şaheser olarak gösterdiğimiz bu kitap, ruhu bedenine sığmayan -burada mizaha başvuracak olursak "ruhu bedenine iki numara büyük gelen"- kahramanımızın, çocukluktan genç kızlığa geçişi ve bir sebeple ailesinden ayrılışı/kaçışı konu edilmiş.

Son demlerini yaşayan Osmanlı, Birinci Dünya Savaşı yılları ve şehirden şehire gezmek zorunda kalan kolej eğitimli genç -bayan olduğunu vurgulamakta yarar var- bir öğretmenin anıları...

(Duygusal/aşırı duygusal -santimentel miydi?- yapıtları sevenlere özellikle tavsiye edilir.)
10.01.2009

Yakup Kadri'nin Türk köylüsünü gereğinden fazla ve haksız yönlerle eleştirdiği tartışmalarının gölgesinde kalmadan ifade-i meram etmeye çalışalım.

Kahramanımız Ahmet Celal, -olayın tamamını anlatsam merakınız giderilmiş olacak da okumayacaksınız- köylüleri "pis kokmakla" itham ediyordu.
Hele köy insanı tasvirleri yok mu?
Yunan askerinin köye girmesi, köylülerin bu durumdaki tutumları, Celal ile Emine'nin sevadası -Emine karakteri başlı başına bir çölde serap görme hâdisesiydi zaten-, Yakup Kadri'nin kurguda bıraktığı boşluklar ve bir sürü madde başı daha...
10.01.2009

Ben, Femur; şâir, yazar ve akademisyen kimlikleriyle “Yaşayan Tanpınar” olma yolunda sağlam adımlar atmaya devam eden Doç. Dr. İsmet EMRE’nin son romanı. Baldır (Femur) kemiği kırılan Ahmet’in üniversite hastanelerinde başından geçenleri olayın başrol oyuncusu olan kemikten dinlemekteyiz. Alışılmışın dışındaki bu anlatıcı (Romanın arka kapağında “Bir kemiğin kahraman olduğu ve onun diliyle anlatılan ilk roman bu.” denilmekte.) hak ettiği ilgiyi kendisine daha önce göstermemiş olan Sahip’inden ortadan ikiye ayrılmakla acı çektirip intikam alan “sadist” bir kemik.

108 sayfalık bu metinde tıp doktorlarının dünyadaki herkesi “doktor olanlar ve doktor olmayanlar” yönlü sınıflandırmalarının hasta psikolojisini nasıl etkilediği ortaya konmakta. “Üniversite hastanelerinin koridorlarında beyaz gömleklerini şövalye gibi savurarak yürüyen” doktorların “organ tamircileri, et bilgicileri, ruhları şırıngayla alınmış…” olarak tanıtıldığı Ben, Femur; tıp dünyasına kelimenin tam anlamıyla “savaş açmış” bir roman. Araştırıldığında üniversite hastaneleri tarihinin Ortaçağ Avrupası kiliselerine kadar gideceğini söyleyen romanımız, o koridorlardan “hasta” sıfatıyla geçme ihtimali olmayanların da okuması gereken bir yapıt –beyaz önlüklü şövalyeler dahil-.
10.01.2009

İyi bir okurun ortalama birkaç yüz sayfa okuduğu güzelim kış gecelerinde, postmodernin o deli dolu anlatımını tatmış olanların sonuna kadar gülümseyen bir çehreyle okuyacakları bir anlatı. İçinden çıkmakta güçlük yaşanabilecek olay örgüsü -ki işin tuzu biberidir-, samimi ifadeler, kıpır kıpır bir üslup...
10.01.2009

1917 İhtilali öncesi çarlık Rusyası... Sefalet içinde bir toplum. Okumaya ve öğenmeye son derece önem veren insanlar (burasına hayran olunur işte!). Veremli hastalar, gruplaşmaya çalışan üniversite öğrencileri ve tabi ezenler ile ezilenler...

Çeviri hataları olmayan bir Gorki metnini okumanın zevkini bilnlere ve dahi bilmeyenlere ısrarla tavsiye ediyorum...