1974 tarihli, Hugo ve Nebula ödüllü eseri elinizde.
İkili bir anlatım sunuyor bizlere.
Bir yanda Anarres, diğer yanda Urras.
Dünya ve Ay belki de. İkisi de.
“Bütün duvarlar gibi iki anlamlı, iki yüzlüydü. Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu, duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıydı.”(s.9)
•
Özgürlüğün, barışın, bolluğun ve anarşizmin temsilcisi Anarres.
Sınıflı-baskıcı toplumun, devletçiliğin ve kapitalizmin temsilcisi Urras.
•
Peki ya Anarresli bir fizikçi, Urras’a geldiğinde neler olabilir sizce?
Sahip olmak veya ‘sahip’ istemeyen Anarresli bir fizikçi.
•
Birçok ütopyada olduğu gibi mükemmel güzellikler ve şehirler sunmuyor Ursula. Ama bir şekilde umudu diri tutuyor eserinde.
Bir ‘pasif anarşizm’ güzellemesi olarak da okunmamalı asla bu eser. Aynı zamanda günümüz dünyasının bir açımlamasıdır bence.
•
“Devrim’i satın alamazsınız. Devrim’i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiçbir yerde değildir.” (s.256)