Necip Fazıl, usta şair, üstat, öyle bir Peygamberi ve hayatını anlatıyor ki, sanki o yılları yaşamış da yazmış. Bu kitabı hazırlamak da kolay olmamış gerçi. Defalarca deniyor bir araya getirmeyi ama yazdıranın da bir bildiği var ya, işte kitap maksadına vasıl olsun, erişsin diye onca zaman sonra, onca emekten sonra ve hatta defalarca hapis çilesinden sonra nasip oluyor. Hak Peygamberin doğuşu bir rahmetti, yeryüzünde zulüm edenlerin sarayları göçtü, ateşleri söndü; hayatı rahmetti, utanç vesilesi görülüp diri diri toprağa gömülen kız çocukları kurtuldu, esirler hayat buldu; ölümü de rahmetti, veda hutbesinde belki de tüm insanlığa gerçek insan haklarının ne olduğunu ilk defa biri haykırıyordu, ölümü ile yüce Yaradan’ın emir ve yasaklarının bitmediğini, insan olmanın gereklerinin öğrettiği gibi devam edeceğini, kendisinden sonra yöneticilerine bağlı olmaları ve fesada düşmeden yaşamaları gerektiğini belirterek fani olan dünya hayatından göçtü.