Kuşlar Yasına Gider'den geriye belirsizlik değil bir tür boşluğun kaldığını söyleyebilirim. Romanda okura bırakılmış boşluklar, çözülmesi gereken belirsizlikler fazla değil, o da doğru. Ama bir romandan geriye kalan her zaman boşluk ve belirsizlikler değil, bir duygu da kalmalı bana göre. Dilin o ışıltısı da kalmalı. Gerçeğin içinde ki o büyü de kalmalı. Harflerin çarpışmasından doğan o büyü de kalmalı. Eşine "len Müslüman" diye seslenen bir kadının sesinde ki sevgi de kalıyor romanda, babanın, dünyanın ancak kelimelerle inanabilen oğluna söylettiği " Annen bana çok iyi baktı. Tuttuğu altın olsun!" sözünde ki o vefa da kalıyor. (K.V.)
Yani bu roman mutlaka ama mutlaka okunması gerekiyor.