Tarih Lenk & Kusursuz Yazarlar Kağıttan Metinler Hakkındaki Yorumlar

tarih kitaplarında bulunan yanlışlar ve yalanlar hakkında. konular fazla uzatılmış biraz akademik sayılabilecek boyutta biraz kısaltılabilirmiş bazı konularda ise okuyucunun konuyu bildiği varsayılmış ve yapılan eleştiri o yüzden tam yerine oturmuyor

Daha önce okuduğunuz yazarlar ve konular hakkında biraz daha düşünmenizi sağlayacak bir kitap. Mukayese amaçlı yazılan metinleri tekrar tekrar okumak sıkıcı gibi görünse de yazarın sohbet tadındaki üslubu kitabı rahat okunur kılıyor. Keyifle okunabilen bir tarih kitabı.

daha önce yazılmış tarih konulu kitapların içerisinde olan hataları deşifre ediyor şaşırtıcı geliyor ilk etapta ama sayfalar sonra sıkıyor bazı eserler üzerinde gereksiz yere fazla durulmuş. kitap 360 sayfa yerine 150 sayfadan oluşsaymış keyifli gelebirdi zaman zaman bitse bu konu dedirtmezdi.. vasat bir çalışma.. çok şey kaybetmiş olmazsınız

kitabı felsefe hocamızın tavsiyesi üzerine kitapyurdundan aldım okudum. inanın tarihe bakış açım değişti ve artık her söylenene inanmak yerine sürekli doğru olmadığını gösterecek sorular sormaya başladım. anladım ki objektif olarak tanıdıklarımız aslında objektif değilmiş yalanlarla sansürlerle uyutulmuşuz. tarihi merak edenlerin TOPAL TARİHİ mutlaka ama mutlaka okuması gerekir. teşekkürler Hakan Erdem..

Tek kelimeyle enfes... Ama ne yazık ki kitabın enfesliği, ipliğini pazara çıkardığı "tarihçiliği"mizin berbatlığı anlamına da geliyor, ki nitekim insanı okudukça üzüyor... Eh, bu da yazarın değil onu yazmak zorunda bırakanların kusuru... Keşke her alanda bu nevi eleştiri kitaplarımız olsa da aynaya bakma zorunluluğu hissettiren toplumsal gerçekliğimizle daha fazla yüzleşerek hakiki "tekamül"ün, cehaletten beslenen boş kibrimizden ne kadar uzak olduğunu öğrenebilsek... Gerçek, ne kadar can yakıcı olursa olsun insana yakışan onura yolculuğun en temel yol göstericisidir.

çok tarih bilgisi olmayanlar için ağır bir kitap ama insanın kendisini kaptırdığından bize tarih diye nelerin yutturlduğunu gözler önüne seren şahane bir kitap teşekkürler...

Kitabı elinize aldığınızda, sırf kapağı üzerindeki resim bile " Beni Mutlaka Oku " imajını veren, tarihi bir de bu açıdan okuyun dedirten harika bir çalışma. Atatürk'ün Nutku'nu kimlerin sansürlediğini, Halide Edib'in Ateşten Gömleğini'ni nasıl sansürlediğini okuyacak ve bir kez daha şaşıracaksınız. Tarihe merak duyanların mutlaka okuması gereken bir çalışma.

Tarihçiyim diye geçinenlerin ipliğini pazara seren, tarihin sistematik ve dikkatli çalışma gerektirdiğini gösteren ayrıca yanlış bildiklerimizi düzelten bir kitap. Bu arada yazarın kendine gereğinden fazla güvendiğini söylemeliyim.

Kitap adı çok başarılı seçilmiş. Bu nedenle iyi satıyor olmalı ancak; daha çok akademik seviyede bir kitap. Benim gibi akıcı uslupları seviyorsanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.

kitap bilmediğimiz bazı bilgiler vermesine rağmen anlamakta güçlük çektiğimi söylemeliyim.

Tarih-Lenk hem okuması zevkli bir mizaha hem de analitik düşünmeye yönelten ciddi bir özelliğe sahip.İnsanın bildiklerini temelden değiştirdiği gibi,zihinde yeni ufuklar açıyor.Teşekkürler sayın Y.Hakan ERDEM.

tek kelimeyle harika... yıllardır gerçek diye okudugumuz baş yapıtların aslında ne oldugunu gösteriri harika bir kaynak..! bu değerli eseri Türk Tarihine kazandırdıgı için kendisine minnettarız..!

hakan erdem bütün bildiklerimi değiştiriyor..ahmet akagündüzü ben hangi inançla okurum şimdi...hocamız çevirilerin düzgün yapılmadığını anlatıyor..

Mükemmel bir eser tarihçilerimizin ne kadar özgün ,ne kadar bilimsel çalışma !!! yaptıklarını ibretle okuyacağınız bir eser.Bir tarih kitabını okumadan önce bu esere mutlaka referans için başvurun...

'Tek nokta gözü kör eder' misali Boğdan'ı Bağdat okumak akıl alır gibi değil. Tarih kitapları okurken artık kaynakça ve dipnotların ne kadar önemli olduğuna çok dikkat etmemiz gerekiyor. Üniversitelerin tarih kürsülerindeki tezlerin en ince ayrıntılarına kadar incelenmesi ve çoğunun üniversitelerarası bir kurulun elinden mi geçmesi gerekiyor acaba? Kitaplıklarımızdaki müverrihler ve kitapları tekrar elden geçecek anlaşılan!...Uyarıları için yazara (hocaya) teşekkürler..

Kitap konu bakımından oldukça hoş. Tarihte pek sık görmediğimiz bir tür. Daha çok tarihçilerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Bazı bölümlerde alıntılar uzun olduğundan sıkıcı olabiliyor. Ancak her okuduğumuz şeye hemen inanmamamız gerektiğini bir kez daha anlatıyor. Tarih meraklılarının kaçırmaması gereken bir kitap.

Kitabı incelediğimde tarih hakkında, sadeleştirme hakkında, çeviri hakkında yapılan yanlışlar beni kaynak kitap okumaktan soğuttu... Osmanlıca bilmeden tarihi doğru okumak neredeyse imkansız sadeleştirenler ya ideolojik kaygılarla yada cahillikten orjinal metinde olmayan fikirleri kitaba sokuyorlar yazar bu vahim durumu gözler önüne seriyor müthiş bir eleştirel tarih kitabı.

Her zaman kitaplar okuruz. Bu kitapların altında kimi zaman dipnotlar yazar.
Ama hiçbir zaman gidip de o dipnotta yazan yazı doğru mu diye bakmayız.
Ama ben hep merak etderm. Gerçekten doğru mu diye. Acaba böyle bir dipnot var mı diye.
Tabi akademisyen olmadığım için kalkıp da bakma zahmetinde de hiç bulunmam açıkçası.

Bir de çok sevdiğimiz sevmesek bile çok popüler olan istemesek de gördüğümüz okuduğumuz insanlar vardır.

Bunların yazılarını da okuruz ve acaba doğru mu yazıyor diye bakmakszın inanırız.

O yazmışsa doğrudur deriz bazıları için.. Hepimizin vardır böyle insanlar, akademisyenler..

Çeviri kitabı okuruz. Acaba doğru çevirmiş mi diye hiç aklımıza gelmez.

İşte yazar biz okurken sormadığımız soruları kendine sormuş. Sormakla kalmamış gitmiş araştırmış, araştırmakla da kalmamış bizlerin de faydalanması için yazmış.

O yazmışsa bize de okumak düşer.

Açıkçası böyle bir kitap beklentisi içinde olduğum halde alırken kaygılandım. Nihayetinde akademik bir çalışma. Tarih kitaplarında da akademik çalışmalar biraz zor okunuyor sıkıcı geliyor.

Ancak kitabı alıp okumaya başlayınca bu endişem boşa çıktı.

Anlı şanlı yazarların dev yanlışlarını hatalarını, bilerek yapılan hatalarını, anlı şanlı araştırmacı diye bildiğimiz bir yazarın aslında hayal gücü yüksek bir uydurmacı olduğunu görünce …

Su gibi akıp giden bir kitap…

Yer yer kahkahalarınızı tutamadan okuyaacksınız.

Kitabın sonunda bu kitabın sonu yok demiş yazar.

Devamını merakla bekliyorum.

Böyle bir eseri hazırladığı için Hakan Erdem’e teşekkür ediyorum. Böyle eserlere çok ihtiyaç var.
Bu eserden beni haberdar eden kitayurdu.com’a da ayrıca teşekkürü borç bilirim.

Bu akademic insani da "ibidçilerden" :)) Geleneksel kalıplardan kurtulamamış ve akademilerde ! örümcek ağlarıyla meşgul zümre böyle demiştir kesinlikle. İyi bir iş yapmış Hakan Erdem. Uzun zamandır okuduğum en güzel ve doyurucu kitaplardan biriydi. "Son" bölümde demiş ya müellif; "Bu kitabın sonu gelmez, Tarih-Lenk aksayarak yoluna devam eder böyle tarihçiler oldukça..." Böyle mi demişti, yoksa ben mealen mi verdim sözlerini. İşte Hakan Erdem olsaydı gider kitabın ilgili yerinden birebir kontrol ederdi. : )) O zaman ne duruyorsunuz. Kesinlikle okunması gereklilerden...
Bereketli okumalar diliyorum...

biraz yalan ve ciddi miktardada hatalarla dolu tarihimiz bir an önce düzeltilmeli ve sağlıklı bir şekilde gelecek nesillere aktarılmalı.

Hoca bazı "tarihçi"lerin ipliğini pazara çıkarmış. :)

Örnekler ile desteklenmiş olan bu kitap mevcut tarihi bilgilerinizi sorgulamanıza sebep oluyor. Kusursuz yazarlar olabilir mi? Kapağı ise hayret uyandırır biraz okuduğunuzda ise kapağı yorumlama şerefine nail olursunuz.

Dili ağır olsa da verdiğiniz emeğe değecek bir kitap.

Tarihi eserlere farkli bir bakis acisi kazandirdi. Artik tarihle ilgili bir kitap okurken dsha bilincli olucam. Bazi bolumler ve bazi uzatmalar sıkıcıydı. Ancak ufuk actigi kesin. Bir kitabini daha alip okuyacagim

Kitap yalan yanlış tarih kitaplarını pozitif bir biçimde eleştirmiştir, bu tarihçilere gönülden bağlı kişilerin bu kitabı kötü bulmalarını buna bağlıyorum. Bu kitap tarihçi olduğunu düşünenlerin ne kadar yanlış metinler ortaya koyduğunu ispatlamaktadır bunu yaparken sadece boş laf değil kaynak gösterebilmektedir. Bazı yazarların kitabının ingilizceden çeviri olduğunu pasajları göstererek kanıtlamıştır, eğer tarihi gerçekten merak ediyorum kafam çok karıştı işin içinden çıkamıyorum diyorsanız bu kitap tarihi nasıl okumanız gerektiğini öğretiyor akademik bir kitaptır üsluba ağır olabilir.

Hakan Erdem eserinde genel olarak Türk tarihçiliğinde eksik olarak gördüğü konuyu ele alıyor :''Tarih metodolojisi''.Okunmalıdır!

kitabın çıkış fikri popüler tarih olarak nitelenen niteliksiz tarihin geniş okuyucu bulması ve bunun yanlışlığı.
bu fikre katılmamak mümkün mü?
ancak ne varki kitap sadece kronik tarihi hataları deşifre edeceği sözüyle başlayıp basit baskı hatalarını bile tarihçilere çamur atmak için kullanıyor.
malesef kitap kıskandığı tarihçilere çamur atmaktan başka bir amaç taşımıyor.
yine de eleştirdiği bazı kişilerde haklılık payı var ama ilber ortaylı'yı eleştireceksen ilk önce kalıbına bakman lazım.
kasedim satsın diye polemik çıkaran kişilerle aynı şeyi yapan yazarımız popüler olanı eleştiriyor.
İRONİK

İlber Ortaylı'ya poşet tarihçisi diyen ukala ve çok bilmiş bir yazarın kitabı. Tarihçi olduğunu iddia ediyor. Hatta profesörmüş. Sabancı'da tarih okuyan arkadaşlara üzülüyorum. Adamın amacı kafa karıştırıp, büyüklüğünü dünyanın kabul ettiği Osmanlı'yı kirletmek..

Tarih Lenk'i okuduğumda gördüğüm şu: adının önünde bir yığın ünvan bulunan kelli felli insanlar, "bilim namusu" kavramından habersizler. Doğrusu bunu için için hissediyordum ama metinler belli bir uzmanlık alanına ilişkin olduğundan bu hislerim bir şüphe olarak kalıyordu. Oysa şimdi biliyorum ki Türkiye'de bilim adamlarının önemli bir kısmının amacı gerçekleri bulmak değil, kendi kafalarındaki doğruları delillendirmek. Bu bilim değildir, yazıklar olsun...
Bu yapıt gibi yüzlerce eleştirel yapıta ihtiyaç var.

Kaç yıldır neleri bize yutturmuşlar da haberimiz yokmuş dedirten ve turnusol kağıdı görevi gören bir eser.

Her tarih okuyan öğrenci bunu kütüphanesinde tutmalı ve okuduğu her sayfadan sonra "Allah beni bu adamın eline düşmekten korusun" diye eserini bilimsel esaslara uygun bir şekilde yazmalı.

Kitabın girişindeki (önsöz vb hariç) 35-40 sayfa tarih kökenli olmayan temel düzey okurlar için detaydan dolayı sıkıcı gelse de ardından kopan vaveyla ve toz dumanında kendinizi yazarın ardında yap bozun parçalarını yerleştirirken buluyorsunuz.

Mutlaka okuyun tarih ile ilgili iseniz derim...

Başarılı bir çalışma olmuş. Yazarın tarih kitaplarına her zaman tarafsız şekilde şüpheci olarak yaklaşmamız gerektiğini vurgulaması iyi olmuş.

Yazar kendisinin de belirttiği gibi tarih metinleriyle ilgili eleştiri kaleme almış.Birçok tanınmış tarih yazarının yaptıkları bilinçli-bilinçsiz yanlışları gözler önüne sermiş.Ne tür yanlışlıklar derseniz yok yok.Çeviri,sadeleştirme,bilgi,intihal ve hatta aynı yazarın aynı konudaki değişen yazıları...Yazar gerçekten çok iyi bir takiple bu yanlışları gözler önüne sermiş ve bizi bilgilendirmiş.Kimler yok ki kitapta yanlışlanan:Ahmet Akgündüz,İlber Ortaylı,Yılmaz Öztuna,İsmet Bozdağ,Hıfzı Veldet Velidedeoğlu,Hikmet Bayur ve popüler tarihlerin efendisi SONER YALÇIN...Tarihin gerçeklerini öğrenmek isteyenler için okunmaya değer,ama bir akademik çalışma olması nedeniyle okuyucuyu sıkabilir.Yine de el altında bulundurulması gereken bir kitap.

Zaten değil mi insanları ikna etmenin bir yolu da kanıtlanması zor olan yalanlar uydurmak ? Biz zavallı okuyucular bu kadar bilgi kirliliğinin arasında ne yapabiliriz ki ? Yazarın amacını tamamen destekliyorum...

Ben bir şey demiyorum sözü Fehmi Koru'ya bırakıyorum.

'Tarih-Lenk' ya da pop tarihçilere dikkat
Tarihten, belge ve bilgilerin nasıl değerlendirileceğinden habersiz bir tarihçi tipi türedi, her yazdığı 'en çok satanlar listesi'nde en başlarda yer alıyor. Kimi her yıl koca bir cilt çırpıştırıp ortalığa salıveriyor; yazdıklarını eklerle çoğaltan, cür'etini her hafta bir koca gazete sayfası yazıyla okur karşısına çıkmaya vardıran bile var...

Hemen herkesin ezberinde olduğunu sandığım 'Bu vatan kimin?' şiirinin şairi Orhan Şaik Gökyay, 'Destursuz Bağa Girenler' (Dergâh Yayınları) adlı eserinde topladığı eleştirilerde cahil ve cüretkâr birçok pop tarihçinin ipliğini pazara çıkarmıştı. İletişim Yayınları, Gökyay'ın 1940'lı yılların dergilerinde kalmış diğer eleştirel çalışmalarını da gün ışığına çıkardı.

Yakın zamanlara kadar Prof. Ali Birinci bu tiplerin hakkından geliyordu. 'Tarihin Uğrunda' (Dergâh Yayınları) adlı kitabında topladığı yazıları, ilk çıktıkları Polemik, Kebikeç, Tarih ve Toplum gibi dergilerde okumuş, yazarının zekâsına ve bilimsel cesaretine hayran kalmıştım. Prof. Birinci şimdi Türk Tarih Kurumu Başkanı ve 'pop tarihçiler' ile polemiğe girmekten uzak durması doğal...

Tam umutsuzluğa düşmek üzereydim ki, Y. Hakan Erdem'in 'Tarih-Lenk' adlı kitabı (Doğan Yayıncılık) ile karşılaşıverdim. Tarihî arka-planı olan Kitab-ı Duvduvani ve Unomastica Alla Turca adlı romanları da bulunan bir bilim adamı Hakan Erdem; Osmanlı sosyal hayatı ve hukuk sistemiyle ilgili alanlarda araştırmalar yapan bir tarihçi.

Pop tarihçiler birkaç düzlemde faaliyet gösteriyor. Kimi eski bir metni 'sadeleştirme' adı altında anlaşılmaz hale getiriyor. Kimi, üzerinde çalıştığı metni kendi ideolojik saplantılarına kurban ediyor. 'Uzmanlık alanı' bilinen konuda tembellik sergileyenlerle sellemehüsselâm referanssız yazan 'tarihçiler' de var. Sahte metinleri gerçekmiş gibi piyasaya sürenler veya referans yapanlar da bulunuyor.

Hakan Erdem bütün bu alanlara giren 'tarihçiler' ile ilgilendiği gibi başka alanlara da el uzatıyor. Eli nereye değerse oradan pis kokular geliyor...

Eleştiri işine el atanların acımasız kimseler olduğu bilinir; tersini gerçekleştirmek üzere yola koyulan Hakan Erdem de bir-iki örnekte yokedici hamleleri tercih etmiş; “Keşke biraz daha müşfik davranabilseydi” dedim o örnekleri okurken...

Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun Atatürk'ün Büyük Nutku'nu 'Söylev' adıyla sadeleştirdiği bilinir. 50'nin üzerinde baskı yapmıştır Söylev. Peki de, Velidedeoğlu'nun 'Söylev' adlı kitabıyla 'Nutuk' birbirinin aynı mıdır? 'Tarih-Lenk', metinler arasında gezinirken, sadeleştiricinin 'Atatürkçü hassasiyetle' Atatürk'e resmen sansür uyguladığını keşfediyor. Dahasını da: “Ben burada Söylev'in içindeki pek çok sözcüğün en ufak bir Türkçe dayatması olmaksızın değiştirildiğini, açımlandığını, yorumlandığını, bazen birden çok sözcükle karşılandığını ve bunlar yapılırken ciddi anakronizmlere düşüldüğünü söyleyeceğim.”

Neymiş, neymiş?

Sadeleştirilmiş 'Nutuk' okuduğunu sananlar, Söylev adıyla H. V. Velidedeoğlu'nun kendine has ideolojisinin ürünü farklı bir metin okumuş oluyorlar...

'Tarih-Lenk' vaat ettiğini olağanüstü hoş bir üslupla yerine getiriyor; okurken hem bilgileniyor, hem de keyif alıyorsunuz...

Ben en büyük keyfi, zamanımızın en cüretkâr pop tarihçisinin 'Efendi 1' ve 'Efendi 2' başlıklarıyla yazdığı metinler eleştirilirken aldım. Pop tarihçinin kendisini korumak ve kollamakla görevli pop gazeteci ve pop televizyoncuları da var; şimdiye kadar nasıl olsa pek az kişi 'Tarih-Lenk'ten haberdar etti diye ses çıkartmamışlardır. Hakan Erdem'in kitabı geniş kitlelere ulaşsın, kulübelerinden çıkıp tanıtanlara ve yazara saldırdıklarını görürsünüz...

Yazar Hakan Erdem, 'Efendi' kitapları için 'popüler tarihlerin efendisi' sıfatını kullanıyor...

Eleştiri adına ne yaptığını şöyle özetliyor: “Burada, (..) 'fesat teorisi' kuramlarını 'tarihe' nasıl uyguladığından, ilhamını nereden aldığından, 'değilim' diye diye nasıl antisemitizm yaptığından, şeytana hayret ıslıkları çaldıracak olmadık nedensellikleri nasıl kurguladığından söz edecek değilim. Burada (..) 'bariz cehalet ve bilgiçlik' başlığı altına girecek ne varsa onlardan söz edeceğim.”

Bu girişten sonra 'Efendi'den aktarılan paragraflara getirilen eleştiriler o kadar zehir zemberek ki, pop tarihçinin yerine kendimi koyduğumda, “Herhalde insan içine çıkmazdım” diye düşünüyorum. Sonra aklım başıma geliyor: 'Pop tarihçilerin efendisi' zaten insan içine çıkabilen biri değil...

Bölümü o kadar keyifle yazmış ki yazar, en öldürücü satırları okurken bile kahkaha atmaktan kendimi alamadım.

En iyisi kitabı alıp okuyun; zahmetinize fazlasıyla değecek.

Göz önünde bulunan bir çok tarihçinin hatalarını vesikalarıyla teşhir eden bir eser. Tarihin vesikasız yazılamayacağını ortaya koyar.

tarih kitaplarıyla ilgili ve aynı zamanda bilimsel ölçülerin ne olduğuna dair fikir veren, okurken keyif alacağınız bir kritik kitabı...şiddetle tavsiye ederim... özellikle otorite kabul ettiğimiz tarihçilerin fâhiş hataları ve bilimsel hırsızlık olarak tanımlanabilecek aşırmaları epey şaşırmanızı sağlayacaktır.