Maktul tıpkı önceki üç kurban gibi sırtüstü uzatılmıştı yere; yağmur yüklü bir rüzgârın usulca kıpırdattığı saçlarının aksine, donuk gözleri gökyüzündeki aya takılı kalmıştı.
Evet, yine oradaydı, günlerdir peşimi bırakmayan O gizemli ay. Yine tam üstümüzde.
Biraz daha büyümüştü, çok sürmez, bir iki gün içinde mükemmel çevrimine ulaşır, devasa bir gözbebeği olarak süzmeye başlardı bizi karanlıkların arasından. Bir an gökyüzünden bizi izlemekte olan bu davetsiz misafirle cinayetler arasında bir bağ olabileceğini düşündüm.
Ürperdim, tüylerim diken diken oldu ama bu kanımı haklı gösterecek hiçbir kanıt yoktu tabii.