İstanbul'da 7 günde işlenen 7 cinayeti çözmeye çalışan komiser Nevzat'ın macerasını anlatan bu romanda, ilk cinayetlerden başlayarak ağır bir Melekler ve Şeytanlar kokusu aldım. (Da Vinci Şifresi değil) Kurgu inanılmaz bir şekilde Melekler ve Şeytanlar'ı çağrıştırıyor, ancak tabiiki eksik kalan çok nokta var:
1. Katillerin hangi algoritmaya göre cinayet işledikleri net değil: Örneğin, kimi öldürecekleri ve cesedini nereye koyacaklarını düşünemiyorsunuz. Dan Brown, Melekler ve Şeytanlar'da algoritmayı net olarak veriyor, ancak uygulamada hata çıkıyor. istanbul Hatırası'ndaki eksiklik bütün roman boyunca hissediliyor, roman bitiyor, hala o boşluk devam ediyor.
2. Meşhur komiser Nevzat, cinayetleri çözerken ilk bakması gereken yerlerden birisine bakmıyor. Bıraktım bakması gerekeni, bir zamanlar aşık olduğu kızın olduğu yer bile ezberinde yok. Korkunç bir hata diye düşünüyorum.
3. Romanda Türkiye'deki elitlerin Türkiye'ye bakışlarından da çok fazla doneler bulabilirsiniz. Örneğin, İslamiyeti kabul etmemek için kendine referans olarak "hak yiyen ve yobaz" müslümanları alan, ve yine İslamiyet'in hiçbir kuralına uymamamak ve Kur'an'ı hayatında bir kez olsun okumamak için "dünya tatlısı" meyhanecileri "iyi ve cennetlik" insan yapan Türkiye'nin sözde elitlerinin yansımalarını bolbol bulabilirsiniz.
Keşke daha iyi bir kurgu olsaydı da Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi polisiye hikayesi olsaydı, Melekler ve Şeytanlar'dan esinlenilmesine rağmen. Kurgu ve dehşet mantık hatalarına rağmen, yine de içinde İstanbul ve İstanbul'un tarihi var, ve bu ikisi kitabı kurtarıyor. Ahmet Ümit'in Patasana ve Kavim'ini okudunuz ve beğendinizse bunu da beğenebilirsiniz. Tavsiye ederim.