Zweig'in hikayeciliğini çok seviyorum. Bir olayı insanı oradaymışçasına içine çekebilecek kadar iyi tasvir ediyor, karakterleri elle tutulur kadar gerçek hale getirmesi müthiştir, okuyanlar bilir zaten. Fakat bu kitapta hikayecilik yapmıyor Zweig. Üç yazarın Hölderlin, Kleist ve Nietzsche'den bahsediyor. Bu üç yazarın ortak özelliği ise üçünün de kendileriyle dertleri olması. İçe dönük, zaman zaman hırslarının kurbanı olan birer huzursuz ruhtur bu yazarlar. Hayali karakterleri gerçeğe dönüştüren canım Zweig, gerçek insanların, bu büyük yazarların ruh buhranlarını okura bu kitaplar aktarırken aslında kendi yaşadığı bunalımı da yansıtmış adeta. Yani neden Goethe'nin merkezde değil de diğer üç yazarın başrolde, Goethe'nin ise onlara karşıt oluşturmak için kitapta yer aldığını anlamak güç değil Zweig'i biraz okuduysanız. Kitap biraz ağır ama, bunu da söylemek lazım. Beni epey oyaladı. Daha sakin bir döneme denk getirin siz. Ağırlığı altında ezilmemek zor çünkü