(Bu yazı, bu gerçeğin aksini iddia etmeye kalkışan "Yahudileşme Temayülü" isimli bozuk görüşlü kitabın tekzibidir.)
Mustafa İslamoğlu, bundan böyle yine kitaplar, yazılar yazacaktır. Müslümanlar bilmelidir ki söylediği sözler, yazdığı yazılar, neşrettiği fikirler bir yahudi kaleminden çıkmaktadır. Allah’a tövbe eder, Ehli Sünnet akidesine dönerse bağışlanması ancak Allah’ın bileceği iştir. Dileriz ki tövbe edip, bozuk görüşlü yayınlarına son versin, Müslümanlardan özür dilesin ve mevcut olan yayınlarını da imha ettirsin.
Mustafa İslamoğlu, “Yahudileşme Temayülü” kitabında “yahudiler lanetli kavim değildir” , “Lanetli kavim yoktur.” demiştir. Kur’an ayetleriyle sabittir ki yahudiler lanetli bir kavimdir ve bir çok ayette Allah tarafından lanetlenmişlerdir.
Maide suresinin 13. ayetinde:
(Verdikleri) kat’i sözlerini bozmaları sebebiyle biz onları lanetledik ve kalplerini kaskatı yaptık. Onlar (Tevrat’ta gerek Rasulü Ekrem’e gerek diğer ahkama ait) kelimeleri, yerlerinden kaldırıp değiştiriyorlar. Onlar uyarıldıkları şeylerden de nasiplenmeyi unuttular (terkettiler hevalarına tabi oldular). (Rasulüm) içlerinden pek azı hariç, onlardan yana daima bir hainliğin farkına varıp durursun. Yine de sen onları affet ve aldırma. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.
Recm cezası konusunda Mustafa İslamoğlu kitabında, Peygamberimizin (SAV) recm uygulamasını reddetmeye kalkışmış, Peygamberimiz (SAV)’in recm cezası uygulamasının kaldırıldığını ıspata çalışmıştır. Oysa zina edenlere uygulanması kati nasla farz olan recm cezasını bütün Ehli Sünnet uleması kabul etmiştir. Ancak bazı sapık görüşlüler ve bidat ehli inkar etmeye kalkışmışlardır. Aşağıdaki ayetlerde görüleceği gibi Peygambere itaat Allah’a itaattir. Recm cezası uygulaması kaldırılmamıştır.
Mustafa İslamoğlu, kitabında, “Hele zanni bir delil olan hadis” demiştir.
Mikdam İbnu Ma’dikerb (ra) anlatıyor:
Rasulullah (SAV) buyurdular ki:
“Haberiniz olsun rahat koltuğunda otururken kendisine benim bir hadisim ulaştığı zaman kişinin: “Bizimle sizin aranızda Allah’ın kitabı vardır. Onda nelere helal denmişse onları helal biliriz. Nelere de haram denmişse onları haram addederiz.” Diyeceği zaman yakındır. Bilin ki, Rasulullah (SAV) haram kıldıkları da tıpkı Allah’ın haram ettikleri gibidir. (Ebu Davut, Sünne, Tirmizi, İbn Mace, Mukaddime) Esas şudur ki; arzettiğimiz Hadis-i Şerif, Rasulullah (SAV)'in de aynen Kur’an’ı Kerim gibi “haram” veya “helal” hükmünü koyma yetkisi olduğunu beyan etmektedir.
M.İslamoğlu kitabında “İslam mitolojisi” kavramını kullanmıştır. Mitoloji; Yunan medeniyetinin hurafe ve efsanelerini, cemiyetin itikatlarını gösteren uydurma bir dindir. Bir çok uydurma ilaha inanma, kendilerince uydurulan efsaneleri putlaştıma anlayışıdır. Bu tasavvurda uydurma iki ilah ve bunlara tabi bir çok uydurma ilah ve onlara bağlı yarı ilahlara inanış mevcuttur. Yarı ilahların insanlardan olduğu kabul edilir.
İslam ile mitoloji anlayışı aynı cümle içinde dahi kullanılamaz. İslam tevhid inancı üzere inşaa edilmiştir. Ve hak dindir. Mitoloji ise insanların uydurduğu bir çok tanrıya inanılan uydurma bir hurafe inanıştır. Bazı kötü niyetli kimselerce din yerine konulmaya çalışılmıştır. Şirk anlayışının biçimlere ve şekillere dönüştürülmüş halidir. İslamoğlu’nun sapık inancı “İslam mitolojisi” cümlesi ile de ortaya çıkmış ve kendini bir kez daha ele vermiştir.
Mustafa İslamoğlu “ Seyhan, Ceyhan, Fırat, Nil cennet nehirlerindendir.” Hadis-i Şerifini kaynağıyla birlikte zikrediyor ve “Bu hadis her bakımdan yanlışlarla doludur” diyor. “Senedi sahih lakin metninde israili rivayet olan hadis” diyor.
Kur’an’a, Hadislere hiç bir İslami unsura “israili rivayet” denilemez. İslamoğlu “israili” sözcüğü ile Müslümanların zihnini karıştırmaya çalışmakta, yahudiliği İslamın bir parçası imiş gibi göstermektedir. “israili” dediği yahudiliktir, yahudilik ile İslamı bağdaştırmaya ve kendisinin yahudiliğine zemin hazırlamaya çalışmaktadır.
“Senedi sahih” diyerek Hadisin Peygamber Efendimiz (SAV) tarafından söylendiğini kabul etmekte sonra “Her bakımdan yanlışlarla doludur” demekte “israili rivayet” demekte, böylece Rasululllah (SAV)’e büyük bir iftirada bulunmaktadır. Allah’ın Rasulüne adeta savaş açmaktadır. “Senedi sahih, metni israili” diyerek “benim derdim hadis değil, hadisi beyan eden Rasululahtır” demeye kalkışmaktadır.
M.İslamoğlu, kitabında “Erkeksi fıkıh” tabirini kullanmıştır. İlimlerin cinsiyete göre ayrıldığı görülmüş hadise değildir. Hele ki İslami bir ilim dalına cinsiyetle ilgili tabir kullanmak tam bir terbiyesizliktir.Psikologlar; böyle bir tabiri (Erkeksi fıkıh) kullanmasının kişinin sapkın eğilimlerinin mevcut olabileceğini gösterdiğini beyan etmişlerdir. İlmi terimlere cinsiyet yakıştıracak kadar ileri giden kişinin bir an önce tedaviye yönelmesi hayırlı olacaktır.
Naziat Sûresinin 43. ayetinin mealini: "Sana saatin ne zaman gerçekleşeceğini soruyorlar.Sen kim, onun zamanını söylemek kim?" diyerek çeviren müfessir (!) yazarımız bu mealde acep kimi taklit etmiştir?Merak ediyorum doğrusu! Mealin doğru şekli şöyle olsa edebe daha uygun olmaz mıydı? "Sen onu nereden bileceksin" Zira meallerde de böyledir.
M.İslamoğlu;yiyecek,giyecek,resim, müzik,beşeri münasebetler konularında helal ve haram olmadığını,mübah kavramına hepsinin sığdırılacağını beyan etmiştir.Oysa her unsurda haram olan ve helal olan vardır. Bu hükümleri Allah koymuştur, bu yetki Allah’a aittir.
Kur’an ve Sünnetle sabit olan haram unsurlara “dayatma” diyerek haramı helal yapma gayretindedir.