Tarih kitabı olup da içinde taraf tutmadan bilgi veren ender kitaplardan birisini yazmış İlber Ortaylı. Üstelik günümüzde bile hala tartışması süren olaylara daha nesnel ve kanıtlayıcı örneklerle yaklaşmış. Kendi içinde Batı'yı yorumlamış: "Batı nedir? Bugün bu soruya Avrupa diye cevap verenlerin yanında Amerika, dahası Japonya diye cevap verenler var. İşe sanayi imparatorluklarının bilançolarıyla bakınca Japonya Batı'ya girer. Parlamentarizm diye bakınca Sarklığın protatipi diye gözlenen Hindistan niye Batı olmasın ki?" Bu yorum ciddi anlamda dikkate alınması gereken bir yorumdur mesela. Bunun yanında bizim Batılılaşmamıza İslamiyetin engel olduğunu düşünenlere de şu yanıtı veriyor: "Voltaire, İslam için olumlu yargılamalarda bulunan biri. Voltaire, Doğu'da 'despot yönetimin varlığını ve özgür sanatın bulunmamasını' İslam'la değil eski Yunan kültürüne uzak kalmak ve semitik kültür çevresinin kalıplarını benimsemekle açıklar."
Belki fazla uzun olacak; ama Osmanlı'nın yönetim şeklini eleştirenlere de şu cümle gerçekten iletilmesi gereken bir yargıdır: "19 yy'ın otokratik yönetimi sanayi, tarım, ticaret ve eğitimde güdümlü bir gelişme politikası izlemiştir ve tebaya 17.-18. yy monarşileri gibi bir sürü olarak değil, zabturabt altına alınması gerekli, ama kanun ve düzenin güvencesi altında yaşamaya ve daha insanca muameleye hak kazanmış halk olarak bakar. Sultan 2. Mahmut'un şu sözleri anlamlıdır: 'Saltanatın millet için dehşet ve korku kaynağı değil, destek olmasını isterim.' "
Bütün bu örneklemelere bakılarak tarihimiz yeni baştan değerlendirilmiştir bence. Önyargılardan uzak ve sade bir dille yazılmış olan bu eser, günümüzün siyasi ve fikri yapılanmalarına da kaynak ve örnek olabilecek nitelikte bir eserdir. Başta tarihçilerin, ardından öğretmenlerin, sonra da siyasilerin okuması gereken bir kitap.