"Mustafa Kutlu"; keşmekeş içindeki toplumumuza çok önemli duyguları hatırlatıyor: merhameti, sevgiyi, iyiliği, yardımlaşmayı ve paylaşmayı. Bu duyguları hatırlatırken okuyucuyu aşırı bir iyimserliğe boğmadığı gibi, kendiyle konuşarak ve karakterlerini sık sık birbirleriyle konuşturarak kelimeler, sayfalar arasında bir sohbet halkası kuruveriyor farkında olmadan. Hani "Peyami Safa" demiş ya "İyiler kaybetmez, kaybedilir" diye, bu aslında bir fakir avuntusu söz falan değildir. Bizim toplumumuzda iyiler daima baştacıdır ama kendilerini belli etmezler, orada burada iyiliklerinin bahsedilmesinden -doğal olarak- hiç hoşlanmazlar. 'Yananı olduğu gibi iyiyi de görür Allah.' Yaşadığımız çağ itibariyle iyilik ne kadar meydanlardan, mahallelerden, sokak aralarından, komşu kapılarından çekildiyse; iyiler de birer birer toprak olup gittiler. Geriye kötülüğün sıradanlığı kaldı. Sıradan bir şey oluverdi kötülük, iyilik göze batar oldu. Ne denir ki? Kıyamet alameti.