Bir gün; bir İngiliz, bir Fransız, bir Rus ve bir Avusturyalı uzun bir seyahate çıkmışlar. İngiliz aile özlemiyle yanıp tutuşurken; Fransız, milliyetçilik akımının etkisinden olsa gerek toplumsal sorunları dile getiriyormuş sürekli. Rus arkadaşa gelince, o bencilmiş ama günümüz bencilleri gibi değil tabi. Ailesinin, milletinin, hatta tüm insanlığın acısını kendi omuzlarında taşdığındanmış tüm bencilliği. Zıtlıklarla dolu hayatında nice hastalıklar baş edememiş onunla. Ardınada ne mi bırakmış? Sevgisiz oturulan sofradan tok kalkmanın mümkün olmadığını gösteren vasat bir hayat. Peki ya Avusturyalı? Onun bu hikayede yeri nerede diye soracak olursanız, onu da diyeyim. O bu seyahatte şoför koltugunda imiş. Bu üçünü dinlemek, gözlemlemek, seyahatte yaşananları kaydetmekle vazifeliymiş.