Aslında bu kitaplara biyografi demek de ne kadar doğru kestiremiyorum şimdi. Çünkü şurada doğdu, burada büyüdü, şunları yazdı gibi anlatmıyor Zweig yazdığı insanları. Onların hayatlarından ziyade düşündükleriyle ilgileniyor. Mesela bu kitapta Balzac, Dickens ve Dostoyevski'den bahsediyor ya, mesela Balzac'ı Napolyon gibi dünyaya hakim olma düşüncesiyle anlatıyor, Dickens'ın neşeli bir romantik olmasından dem vuruyor, Dostoyevski'nin ise diğer iki yazarın tam tersine didaktik bir tarafı olduğunu söylüyor. Dostoyevski'den çok etkilendiği aşikar. Çünkü kitabın yarısında Balzac ve Dickens varsa diğer yarısı -belki de fazlası- Dostoyevski var.