Bir ilk roman, bir ilk polisiye. Altbaşlığında 'Bir Ankara Polisiyesi' yazan Her Temas İz Bırakır, Emrah Serbes'in ilk romanı. 'İlk'liğini hiç belli etmeyen bir üslubu, polisiye severleri memnun edecek karmaşıklıkta bir entrikası, bu entrika çevresinde dolaşan sağlam bir kurgusu var. Daha da önemlisi, yazar yerli polisiyelerdeki önemli bir eksikliğin üstesinden gelebilmiş. Alışılageldik hayali özel detektiflerin yerine çok gerçekçi gözlemlerle canlandırdığı cinayet masası ekiplerini başarıyla- yerleştiriyor. Resmi devlet görevlisi detektiflere, yani emniyet mensuplarına rol veren romanlarla elbette karşılaşmıştık. Ancak o romanlardaki cinayet ya da narkotik masası şefleri kılık kıyafetleri, ilgi alanları, dış görünümleri, otomobilleri, teçhizatları ve becerileriyle daha çok TV dizilerinden aşina olduğumuz ABD'li meslektaşlarını andırıyorlardı. Son sözü baştan söylemekte sakınca yok; Her Temas İz Bırakır polis işlemlerine ağırlık veren polisiyeler arasında hiç kuşkusuz en yerlisi, en iyisi.
1 Ocak günü Ankara'nın göbeğinde, Kızılay'dayız. Telsizle çağrıldığı olay yerine giden Ankara Cinayet Bürosu Şefi Behzat Ç., arkadaşlarıyla doğum gününü kutladıktan sonra intihar ettiği sanılan genç kızın ölümünü araştırıyor. İlk gelen ekipler, her zamanki gibi kolaycılığa kaçmışlar, kızın üzerinden çıkan 'intihar mektubunu' yeterli görüp araştırmayı derinleştirmemişlerdir. Oysa Behzat Ç.'nin içi rahat değildir. Olay mahallinde yaptığı inceleme, Teras Bar'daki partideki gelişmeler, tanık ifadelerindeki boşluklar aklına cinayet ihtimalini getirir. Üstelik TEM'de (Terörle Mücadele Amirliği) görevli bir meslektaşının meraklı halleri olayın farklı boyutları olabileceğini de işaret etmektedir.
Soruşturma ilerledikçe ölen kızın Urfalı zengin bir aileye mensup olduğu anlaşılır. Toprak zengini, eskinin ağası yeninin iş adamı Hayrettin Bey, DTCF'ye (Dil Tarih Coğrafya Fakültesi) yolladığı kızının komünistlerce beyninin yıkandığından, başına gelenlerin siyasete bulaşmasından, örgüt tarafından infaz edildiğinden şikayetçidir. Behzat Ç.'nin artık bir cinayet olduğuna inandığı bu işin etrafında emniyetten hatırlı kişiler, TEM'ciler, tekinsiz kişiler dolaşmaktadır.
Behzat Ç. ve ekibi, Harun, Selim, Hayalet ve Eda, olaya bakan genç savcıdan aldıkları destekle işe koyulur, 'at izinin it izine karıştığı' bu vakayı çözümleyebilmek için üniversite koridorlarından öğrenci alemlerine, gecekondu bölgelerine özel polikliniklere kadar uzanırlar. İp uçları her seferinde dönüp dolaşıp emniyetin karanlık labirentlerinde düğümlenecek, savcı ve Cinayet Bürosu ekibi bile bu labirentlerde yollarını bulmakta güçlük çekeceklerdir...
Önce basit bir intihar, ardından faili belli bir cinayet vakası gibi görünen olayın Ankara Emniyeti'nde yarattığı çatışmalar, hikâyeyi polis aleminin içine taşımış. Yazarın DTCF koridorlarındaki öğrenci olayları kadar polis alemine de aşina olduğu anlaşılıyor. Belli ki bu olaylara karıştığı, emniyette 'misafir' edildiği, meseleyi bizzat tetkik ettiği zamanlar olmuş Serbes'in. Ancak tetkiklerini hikâyesine bir taraf olmanın hıncıyla yansıtmıyor. Tersine, olup bitenleri polisin bakış açısından aktarmış. Soğukkanlı bir tavırla dolaşıyor emniyet odalarında. Ekipler arasındaki rekabeti, komploları, yargısız infazların şaibeli silahlarını, işkenceleri, kısacası emniyetin 'olağan' işleyişini bir polis şefinin, ama vazifesine bağlı dürüst bir şefin izlenimleri gibi anlatıyor. Bu 'olağan' durumları sorgulamadan, kendisini aradan çıkararak çok gerçekçi ayrıntılar, tasvirler ve diyaloglarla sergileyen Serbes, okuyucuyu bir yargıda bulunmaya davet ediyor.
Her Temas İz Bırakır'ın gerek hikâyesi gerek o hikâyeyi anlatım tarzıyla, yani atmosferiyle, temposuyla, kişileri ve diyaloglarıyla, başarılı bir polisiye olduğunu belirtmiştim. Ama polisiyeyi aşan, roman kahramanının iç dünyasında gezinirken psikolojik bir derinlik kazanan yanı da önemli. Aslında polisiye kurgu işin bahanesi; Emrah Serbes, bir cinayet vakasını çözümlemeye çalışırken kendi hayatındaki sorunlar karşısında çözümsüz kalan bir insanın, kire pisliğe batmış bir dünyada yolunu arayan bir adamın, Behzat Ç.'nin dramını anlatıyor.