Kitabı okuduktan sonra aklında ne kaldıysa bir kaç kelimeyle anlat dense, okuduklarımı bir süzgece boşalttıktan sonra süzgecin yüzeyinde şu kelimeler kalıyor: para, sefalet, açlık, uyku.. Jack London, tokat gibi bir kitap yazmış toptan bütün sistemin yüzüne inen! 1902 senesinde bir Amerikalı'nın gözünden o zamanların en büyük ve gelişmiş olduğu söylenen imparatorluğunun kalbindeki yaşanan dram aktarılıyor okuyucuya. Tabii bunu, tahmin edeceksiniz ki çok çarpıcı şekilde yapıyor. Aslında durumu iyi olan bir araştırmacıdır yazarımız, bir karar alır ve Londra'nın hiç görülmeyen önemsenmeyen Doğu Yakası'ndaki kepazeliği yakından gözlemleyecektir, bütün temiz kıyafetlerini eski püskülerle değiştirir ve orada halkın arasına karışır. Kimi zaman çok zor durumlarda kalır ama buna karşı da bir önlemi vardır, müthiş gözlem yapar. Ancak okurken bir şey daha dikkatimi çekti, şu kriz zamanında okuyan herkesin de dikkatini çekecektir eminim, Günümüzde (2011 yılında) yaşamakta olduğumuz ekonomik kaos ve sistemin tıkanık haline ne kadar da benziyor o tarihteki durum şaşılacak şey! Her sayfada anlattığı sefaleti, pisliği okuduktan sonra yaşadığınız eve bir daha bakıp şükredeceksiniz inanın.
Kesinlikle tavsiye ederim bu eseri, yayınevinin baskısı ve çevirisi de güzel. Kendinizi sorgulayabileceğiniz bir kitap..