Küreselleşme süreci, dünyayı "global bir köy" yapmak istiyor. Ama unutulmaması gereken bir nokta da şudur: küresel kapitalizm, kimilerini sömürüp açlık sınırlarına taşırken kimilerini aşırı bir zenginleşmeye götürmektedir. Unutulmaması gereken nokta ise, "köşeye sıkışan kedinin bile saldırıya geçeceği"dir. Ayrıca bu kitapta bahsedilen "uluslararası ekonomiyi öyle bir inşa etmeli ki, ülke bazındaki değişik tür kapitalizmler birbiriyle çatışmadan yaşayabilsin" tezi sadece bir hayaldir. Böyle bir çatışmayı önleyecek her hangi bir sistem hayal ürünü olmaktan öteye geçemez. Çünkü, sosyal, etnik ve kültürel farklılıklar kaçınılmaz olarak böyle bir çatışmayı doğuracaktır. Bu farklılıklar ise yok edilmesi ya da tek tipleştirilmesi imkansız olan mozaiklerdir. Her ekonomik sistemin kendine has kuralları vardır ve nitekim bu kurallarını hayata geçirmezse yaşayamaz. Nitekim kapitalizm de kendine has sosyo-kültürel yapıyı oluşturamazsa yaşayamayacaktır. Nitekim hiç bir modelin yok olmadan kapitalizmin kurallarını hayata geçirmesi imkansız. Bu bağlamda kitapta bahsedilen küreselleşme sürecinden sağlam çıkılacağını hiç sanmıyorum. Küreselleşme de kapitalizme has "tüketim kültürü"nü yaratmak için uygulanan bir politikadır o kadar.