Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde her yıl adına düzenlenen törenlerle adı mutlaka gündeme gelen Hacı Bektaş-ı Veli'nin neden "hacı" neden "veli" olduğunu anlamak için okunabilecek hemen hemen tek kaynak. Kitabda 13. yüzyılda yaşamış olan Hacı Bektaş-ı Veli'nin hayatından kesitleri anlatan menkıbeler dile getirilmiş. Hacı Bektaş-ı Veli'nin Türk tasavvufunun bilinen isimleri olan Tapduk Emre, Yunus Emre, Ahi Evran gibi kişilikle olan ilgi ve muhabbeti, yaşadığı bölgedeki hrıstiyan din adamlarında bile hayranlık uyandıran şahsiyeti elle tutulur bir tarzda zaman-mekan-kişi bağlantıları besbelli olarak anlatılmakta. Böylece Hacı Bektaş-ı Veli'nin bir efsane kahramanı olmak ötesinde yaşayan bir "Hakk dostu" olarak algılanması mümkün hale gelmektedir. Her biri ibret verici ipuçları içeren menkıbeleri Hacı Bektaş-ı Veli'nin Ahmed Yesevi'nin halifesi Lokman Perende ile bağlantısından türbesi önündeki "mübarek" dut ağacına kadar pek çok ayrıntıya ışık tutuyor. [ Bu dut ağacı kurumayıp yeşerdiği sürece Ahmed Yesevi'nin Anadolu'daki Türk devleti ve varlığı üzerindeki "koruyucu" himmetinin devam ettiğine inanılır. ] Eser 17. yüzyıl başında kaleme alınmış, ancak içerdiği olaylar daha erken devirde Fatih Mehmed'in oğlu Yavuz Selim'in babası II.Bayezid devrinde türbenin kubbesinin kurşunlandığı gibi zaman belirten vakalarla 15. yüzyıla kadar geliyor. Bu durum kitabın 15. yüzyılda ilk kez yazıldığını ve daha sonraki yıllarda tekrar aynen çoğlatıldığını düşündürüyor. Kitabın dah erken nüshalarının da bir gün keşfedilmesi mümkün görünüyor. SULTAN II. Bayezid'in HÜNKAR Hacı Bektaş-ı Veli türbesinin imarına yaptığı katkı Osmanlı tarihçilerinin "en sofu padişah" olarak tanımladığı Sultan'ın Hünkar'a olan muhabbetini göstermesi yönünden ilgi çekici değil mi? Ne dersiniz?