Dostoyevski'nin gençlik eserlerinden, samimi, içten, bir o kadar sade ve hüzünlü bir hikâye. Hayallerle yaşayan bir adamın, bir kızla karşılaşmasının ardından hayatın damarlarını ruhunda hissederek tüm benliğini allak bullak etmesi ve ''gerçek''le tanışması...
Hikâyenin sonunda bir karamsarlık hakim olsa da, yaşanan her şeye rağmen hiçbir güzel duyguya, anıya sırt çevrilmemişti ve kendine yönelik tüm bencil duygular yok edilerek, hüzün verici de olsa umut verici bir ulviliğe erişilmesi... Dostoyevski'nin felsefesi ilk burada tohum vermeye başlamıştı belki de.
Benim elime hasarsız ve olabildiğince hızlı ulaştı. İletişim Klasiklerinden kuşku etmenize gerek yok zaten: yazarın hayatına ve önemli anlarına dair verilen kronoloji, profesyonel edebiyat eleştirmenlerinden kusursuz bir Türkçe çeviriyle verilmiş makalelerden kesitler, yetkin bir Rusça çevirmenin çevirisi. Tavsiye ederim :)