J.Habermas, eserinde, gerçek anlamda kamuoyunun, 17. ve 18. yüzyıllarda, Fransa'sında salonlarda, İngiltere'deki kahvehanelerde ve kısmen Almanya'sındaki gizli masa-başı topluluklarında ortaya çıktığını ve kamunun, kendini kamuoyunun taşıyıcısı olarak örgütlediği, düşünce ve kanaatlerin serbestçe dolaşıma girdiği, hem özel ekonomik çıkarlardan hem de devletten bağımsız bir kültürel alanın kurulduğunu iddia eder. birbirlerinden farklı olmalarına rağmen bu değişik kamuoyunun bazı ortak özelliklerini kategorize eden habermas, sözkonusu üç farklı kamuoyunda da toplumsal etkileşime girmek icin statünün önemli olmadığını; tartışmalarda ortak ilgi alanlarının sorgulandığını ve artık devlet ve kilisenin kültürel ürünleri yorumlama tekellerinin, söz konusu ürünler meta haline geldikleri için, kırıldığını; bu süreç sonunda da kamunun kapsayıcı bir hale geldiğini ve herkesin tartışmalara katılabildiğini savunur.