Roman, yüzyıllarca bozulmadan kalabilen bir yer olan Kapadokya'da geçiyor. Tahminen 13. Yy. Da geçiyor. (Alaeddin Keykubat'dan bahsetmesinden tahmin ettim) Geçmiş kalıntısının çokca bulunduğu çok olunca, yazar bunları iyi kullanmış. Sanırım Kapadokya'yı hayli gezmiş. Mesela romanda bahsi geçen taş masalı salon hala duruyor. Tabi ki yer altı şehride. Muhtemelen ıskaladığım yerler var, Kapadokya'yı iyi bilenler daha iyi seçecektir. Roman fantastik olmasa da, biraz Ersin Saygın romanlarını, biraz da Ahmet Turgut 'un Türk Peygamber 'ini çağrıştırdı. Ayrıca romanda geçen Moğol (kast edilen tatarlar) korkusu, korkulu bekleyişi Dino Buzzati 'nin Tatar Çölü romanında da geçer.