Kitapta Tolstoy'un üniversiteye başladığı dönem anlatılıyor. Annesinin kaybından sonra babasının yeniden evlenmesini, hayatının mentoru ve idolü olan abisinin etkisinde kalışını, aşık olduğunu zannettiği kadınları ve okulda edindiği arkadaşlarını okuyoruz Gençlik'te. Kitabı okurken anlıyoruz ki, aslında üzerinden onlarca yıl geçmiş olsa da, Nikolay Rusya'da biz Türkiye'de de olsak, o büyük savaşlar yaşayan bir toplumun bireyi durumundayken bizde en azından "fiziksel" bir savaş yaşanmıyor da olsa, gençlik zaman/coğrafya fark etmeksizin aynı hisleri yaşıyor. Aynı sorunlar, aynı heyecanlar, aynı mutluluklar, aynı dertler, aynı hayal kırıklıkları ve benzer hikayeler... Kendi zamanının değil tüm zamanların sanatçısı olmak da sanırım bu anlatım becerisi ve sağlam üsluba bağlı oluyor. Saygı duymamak imkansız açıkçası.