“Hayatta mısın, karnımın tokluğu?”(s.105)
•
Andrey Platonov. 1899’da açtığı gözlerini 1951’de çileli şekilde kapatıyor.
Kızıl Ordu, mühendislik, gazete ve dergiler, savaş muhabirliği ve Stalin zulmü. Nefes almak mümkün mü! Alamadı da.
•
1930’da son noktayı koyuyor elinizdeki eserine. 1968’de yayımlanabiliyor; ama kendi topraklarında 1980’lerin sonlarını buluyor yayımlanması eserin.
•
Çukur. Bizim ‘garip babası çetelerin’ dizileri gibi bir şey yok burada. Baya baya ‘emekçileri’ okuyacaksınız.
Devrim sonrası ‘tüm emekçilerin’ birlikte yaşamasına imkan sağlayacak devasa bir bina temeli kazılıyor burada.
Öyle ‘çalgılı-çengili’ kazılayamayacak bu çukur. Stalin var. Atılan adımlar huzurlu olabilir mi sizce?
•
Her karakterin bir düşünceyi temsil ettiği, birçoğunun şimdi’den uzaklaştığı, sadece geçmiş ve geleceğe odaklandığı bir roman bu.
•
Ben gibi Platonov’u ilk kez okuyacaklar için doğru bir tercih olduğunu düşünüyorum. Buyurun.