On dört yaşındaki bi kızın kaçırılıp bataklıktaki bir kulübeye hapsedilmesi ve on iki yıl boyunca hiç insan yüzü görmeyen bir kız çocuğunun babası ve annesi ile yaşamasını okuyoruz.
Anne ve babası dışında hiç kimseyle konuşmayan, insanların seslerinin birbirinden farklı olduğundan habersiz, teknoloji konusunda hicbir sey bilmeyen zavallı bir kız çocuğu. Ama buna rağmen avlanmayı, iz sürmeyi, hayvan derilerini yüzmesini, kuşların böceklerin isimlerini tek tek ögrenen küçük Helena.
Kitapta geçmiş ile günümüz arasında gidip geliyoruz. Babanın yakalanıp hapse girip kaçışını ve yıllar öncesine gidip bataklıkta yaşananlar. Kitapta kahramanlarımızın (anne, baba ve kız) verdiği tepkileri, hissettiklerini anlamaya ve kitabın sonunu tahmin etmeye çalışıyoruz.
Hem yazarın anlatımı akıcıydı hem de hikaye ilgi çekiciydi. Tavsiyemdir...