Melankolik Öyküler: Üç Damla Kan
Geçmişte Sâdık Hidâyet’in 'Kör Baykuş' adlı kitabına defalarca başlayıp, bir türlü bitirememiş bir okur olarak Üç Damla Kan’a temkinli yaklaştığımı itiraf etmeliyim. Bitirdikten sonra ise “Üç Damla Kan” Sâdık Hidâyet ile tanışmak için güzel bir başlangıç kitabı olabilir diye düşündüm. Çünkü bu sade anlatıma sahip öyküleri okumak insanı pek yormuyor. Yalnızca öykülere konu olan detaylar biraz can sıkıcı fakat ne yazık ki günümüzde bile geçerliliğini yitirememiş nahoşluklar bunlar. Hâlâ hayatın üzücü gerçekleri yani. Maalesef. Sâdık Hidâyet’in yaşadığı dönem her ne kadar günümüze uzak olsa da, insanın ve coğrafyanın tanıdık kesitlerini gördükçe okuruna buruk bir his verdiği doğru. Pek etkileyici öyküler bunlar.
Bu kitapta Fars edebiyatını ve İran kültürünü daha iyi tanıyabileceğiniz 11 öykü bulunuyor. Öyküler genellikle kasvetli ve melankolik olmakla birlikte varoluşu sorgulayan felsefi yönlere de sahip. Bu bakımdan insan davranışlarını ve duygularını anlamaya yönelik bir pencere açıyor denebilir.
Çeviri özenli. Yazarın kalemi hassas ve bir o kadar da sade. Öykülerde yaşam, ölüm, aşk, büyü, intihar gibi konular var. Özünde herkesin yaşamak için bir anlam aradığı, derinlikli öyküler var Üç Damla Kan’da.
En çok sevdiğim öyküler şunlar oldu: Maskeler, Af Talebi, Girdap, Üç Damla Kan. Öykü sevenlerin şans vermesi gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.