Edgar Allan Poe Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Onur Şenel
09.02.2024
Edgar Allan Poe Üzerine Bilgilendirici Bir Çalışma...
Kitap, Edgar Allan Poe’nun sefalet ve mücadele içinde geçen yaşamı ve edebiyatçı kimliğini yaratma uğruna verdiği büyük çabayı birlikte işliyor. Arkadaşları ve sevgilileri ile karmaşık ilişkileri, alkol sorunu, eşinin hastalığı ve ailevi kökeni gibi yaşamına dair olaylar ile eserlerini yazdığı sıradaki durumu, öykülerinin açık ya da örtük anlamları, dışa vurdukları, tarz arayışları, edebiyatın doğası hakkındaki düşünceleri, okur ve editörlerden aldığı tepkiler, eserlerinin konuları ve yüzeysel teknik analizi eş zamanlı olarak ele alınıyor. Ağırlıklı olarak Poe’nun ıstırap dolu yaşamı ve insan ilişkilerinde yaşadığı güçlükleri görüyoruz. Edebiyat sevgisi uğruna türlü fedakârlıklar yapan Poe, karşılığında yarı aç yarı tok fakir bir yaşam, hor görülme ve dışlanma ile karşılaşıyor. Zekâsı ve yeteneği ile dikkat çekse de fakirliği ile elitlerin kendisine yönelik küçümseyen bakışlarının hedefi oluyor. Uslanmaz sivri dili ve eleştirilerinde politik davranmamakta direnişi iş fırsatlarına ulaşmasını ve övgü almasını güçleştiriyor. Alkole olan bağımlılığı ve bu yüzden kendini kaybetmesi de çekilmez görünen hayatını iyice cehenneme çevirip yakın çevresi için de zor bir yaşam yaratıyor. Bu yönüyle kitap baştan sona büyük bir adamın dramı olarak kabul edilebilir. Böylesine bir dehanın maddi imkânsızlık, şüphe, üzüntü, çekişme ve kavgayla geçen kısacık ömrü okurun ağzında acı bir tat bırakacak nitelikte. Öte yandan her şeye rağmen edebiyat yeteneğine olan sarsılmaz inancı, en zor koşullarda dahi ilkelerinden taviz vermeyişi, yaratıcılığı ve çalışkanlığı da okurda hayranlık da yaratacak güçte.

Yazar, Poe’nun eserlerini incelerken zamanın edebiyat anlayışını ve dehasıyla kendinden sonraki edebiyat dünyasına etkisini de aktarıyor. Eserler, temaların benzerliği ve Poe’nun belirli fikirlerine uygunluğuna göre birlikte incelenirken kronolojik olarak da sıralanmış. Özellikle ünlü hikâyeleri başta olmak üzere birçok öyküsü tanıtılmış. Görece önemine göre bazıları daha ayrıntılı olarak ele alınan öykülerle Poe’nun yazarlık deneyimi ve düşüncelerindeki evrim de ortaya konulmuş. Örneğin edebiyatın ikincil bir amaç (eğitsel vb.) taşımaması ve yalnızca zihinsel deneyimi hedeflemesine dair düşünce ile Poe’nun eserleri ile hedeflediği şeyin bir zihinsel yolculuk olduğu sıklıkla vurgulanmış. Bulmaca çözme becerisi ile Altın Böcek öyküsü arasındaki ilişki gibi kişilik özelliklerinin eserlerine nasıl yansıdığı da değerlendirilmiş. Bununla birlikte yalnızca kendi zamanda değil günümüzde de yaygın olarak görülen bir yanlış değerlendirme ile Poe’nun kişiliğini eserleri ile bir tutmanın neden yanlış olduğuna da dikkat çekilmiş. Poe her zaman eserlerindeki hastalıklı ya da sorunlu ruh halleri, hüzün, tuhaflıklar ve dehşet ile anılsa da okura şaşırtıcı gelecek şekilde kişiliğinin kahramanlarınınkinden farklı olduğu ifade edilmiş. Spordaki başarılı profili, askeri hayatı, meydan okumaya asla kayıtsız kalamayışı ve çoğu durumu bir meydan okuma gibi görmesi gibi ilginç detaylar kişiliğinin sanıldığından çok daha farklı olduğunu gösteriyor bize. Poe’nun edebiyat teorisinin sanat dünyasında resimden günümüz sinemasına kadar uzanan etkileri de hikâyelerinin analizi çerçevesinde tartışılmış. Hikâyelerin film uyarlamalarından da bahsedilmiş. Edebiyat ve diğer sanatlarda, polisiye, gizem ve bilimkurgu türlerinin tohumlarının Poe ile nasıl atıldığını bu kısımlarda özetleniyor. Poe yalnızca “kaçış edebiyatı” açısından değil bütünsel bir edebiyat anlayışı bakımından da önemli bir figür olarak öne çıkıyor. Şair olarak yetenekleri ve bu türe hevesi finansal zorunlulukları tarafından gölgeye itilse de şiir anlayışından da ayrıca bahsedilmiş. Bazen absürtlüğe varan hiciv yazılarının ardında da çoğu kez bir isyan görüyoruz.

Kitabın önemli bir kısmı Poe’nun editörler, dergiler, yayımcılar ve edebiyat çevreleriyle olan sorunlu ilişkisini aktarıyor. Amerika’yı adeta şehir şehir gezen Poe’nun bin bir titizlikle yarattığı ve tekrar tekrar düzenlediği eserlerini yayınlatma çabası, bu eserlerin edebi değerinden çok mali değeri ile ilgilenen ve zamanın düşüncesine uygun kolay satılır eserler peşinde olan editörler ile arasındaki sorunların temelini oluşturuyor. Bir yazar olarak her zaman editörlerin takdirini kazanamasa da eleştirmenliği ve dergi işlerindeki becerisi ile faydalı olabileceğini de gösteriyor Poe. Kitap boyunca sayısız dergi ve editör adı anılmış. Dergilerin birçoğuna eser gönderip bir kısmında da bizzat görev alan Poe dergi yöneticileri ile sonu hep kötü biten ilişkiler yaşıyor. Hep hayalini kurduğu kendine ait bir dergi kurma ideali de okurda heyecanlı bir bekleyiş haline geliyor. Zamanın yayımcılık dünyası kadar önde gelen yazarlar, editörler ve okurlarının profilini ve Poe’yu nasıl ve ne kadar değerlendirebildiklerini de görüyoruz.

Kitap küçük sayılabilecek boyutuna rağmen, Poe’nun yaşamı, kişiliği ve zamanının edebiyat dünyası hakkında genel anlamda bilgilendirici denilebilir. Hacmi ile Poe’nun eserlerini incelemek açısından oldukça yetersiz görünse de esasen biyografi odaklı kitabın bu zayıflığı makul görülebilir. Yazarın Poe’nun eserlerinin anlamına ilişkin düşünceleri kimi zaman aydınlatıcı görünse de kimi zaman zorlama çıkarımlara yaklaştığından kitabın özellikle eleştirilebilir kısımlarını oluşturmuş. Benzer şekilde yazarın Poe’nun hikâyeleri arasındaki ilişkilere dair yorumları ve çıkarımları da oldukça öznel kalmış. Poe’ya hayranlık duyan okurlar kadar, özellikle Amerikan edebiyatı olmak üzere edebiyat tarihi ve teorisine ilgi duyan okurlara da hitap edebilecek bir kitap. Kısa ve çileli bir yaşamdan çıkan büyük yaratıcılığın öyküsü okunmaya değer.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Murat GÖKÇEK
12.01.2021
Kuzgun'un şairi Edgar Allan Poe
Eserleri büyük, lakin kendisi yenik bir yazar Edgar Allan Poe. Sarhoş, yoksul, yenik ve dışlanmış bir edebiyat dahisinin biyografisini okumak, bence zıtlıkların güzelliğini duyumsamak gibi.
Yeni kıtanın sancılı dönemlerinin doğurduğu bir edebiyatçı. Rekabetçi ve inatçı kişiliğiyle edebiyata tutunmaya çalışan bir şair. İşte bu biyografiyi okurken insan Poe'nun, şair Poe'dan ne kadar farklı olduğunu görüyorsunuz. Hayatı boyunca zengin olmayı beklerken zenginliği ancak kendi istediği şekilde, yani yazar, şair, editör veya yayıncı olarak elde edebilecekse isteyen bir kişilik. (Amerikan kapitalist sisteminin egemen olmadığı, değerlerin ve ahlakın çürümediği bir Amerika).
Edebiyat aşkıyla yaşamış ancak alkolün ve depresyonun etkisiyle hayatını, ilişkilerini ve arkadaşlıklarını harcamış bir şair.
Bütün dünyada Kuzgun şiiriyle tanınmasına rağmen, para kazanmak ve hayatta kalmak adına şiirden ziyade öykü ve hikayeler yazmış; fakat edebi kişiliğinden asla ödün vermeden, o dönemin edebi kurallarına bağlı kalmadan fantastik ve kendine özgü eserler ortaya koymuştur. O dönemin edebiyat çevrelerince kural dışı olmak kabul görmese de, o hikayelerinde bunu sonuna kadar kullanmıştır. Onun bu gotik tarzı, sinema endüstrisinden, fotoğrafa kadar birçok sanat dalının gelişimini etkilemiştir. Salvador Dali ve Rene Magritte'de, Poe'da bir ilham kaynağı bulmuştur. Poe'nun resim sanatına etkisi sadece sürrealizmle sınırlı kalmamıştır elbette. Poe'nun bilim kurgu türünde öncü niteliğindeki hikayeleri, Jules Verne'yi de etkilemiştir.
Daha bir çok edebiyatçıyı etkisine alan Poe'nun bu biyografi çalışmasında yazar Poe'yu, sansasyondan uzak, reel ve daha çok edebi kişiliğiyle ortaya koymuş. Hikayelerinin edebi çıkış maceralarını ve bu hikayelerin yayınlanma süreçlerini bulabileceğiniz bu eser, Poe'yu edebi yönden tanıma adına güzel bir biyografi. Kevin J.Hayes’in akademik kişiliğinin yansıdığı çalışmasında iyi bir kaynakça ve dönemin gazete ve dergilerinden taranmış yeni biyografik ayrıntıları yakalıyorsunuz. Bu iyi araştırılmış biyografi, Poe’ya yönelik çalışmaların eksiksiz bir fotoğrafıdır diyebiliriz.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (3)
Bu Yorumu Yanıtla
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Edgar Allan Poe
Sayfa başına 1 dolar, 5 dolar kazanıyor Poe, bir öyküsüne en fazla 52 dolar veriyorlar. O kadar büyük bir para kazanınca yaptığı ilk iş daha büyük bir eve çıkmak, tüberküloza yakalanacak eşi için daha büyük yaşam alanları istiyor, kendi rahatlığı için de. Yoksullukla mücadelesi bitmiyor bir türlü, iş dünyasında dikiş tutturamaması yüzünden hep aynı basamakta kalmış gibi görünüyor. Editörlüğü başarılı, edebiyat dünyasında önemli biri ama alkol problemleri, çalkantılı duygusallığı bir işte uzun süre çalışmasını engelliyor, işler yoluna girer gibi olunca ekonomik krizler yüzünden hayallerini gerçekleştiremiyor bu kez, yapmak istediklerini yapamıyor. Üst sınıftan tanıdıklarını da küstürüyor ömrünün sonlarına doğru, birlikte iş yapabileceği adamlar yüz çeviriyorlar Poe’dan, geriye aşılamayacak bir yalnızlık ve en iyileri meydan okumalar sonucu yazılan şiirlerle öyküler kalıyor. Son yıllarında az sayıda öyküsü Fransızca ve Rusçaya çevriliyor, Baudelaire’in Poe’yu kendine çok yakın bulmasıyla Avrupa’da biraz tanınıyor Poe, öyküleri İngiltere’deki dergilerde de yayımlanıyor ama kötü ünü yüzünden ABD’de istediği kadar okur bulamıyor ne yazık ki. “Genel olarak bakıldığında, ölümünden sonra Poe’nun ünü iki farklı biçimde şekillendi: İngilizce konuşulan ülkelerdeki okurlar onun dehasını takdir etmekte tereddüt ederken Avrupalı okurlar hem yazarı hem de eserlerini içtenlikle kucakladı.” (s. 9) Ölümünden sonra Rufus Wilmot Griswold’un Poe hakkında yazdıkları çoğu okuru dehşete düşürmüş, “onurdan, ahlaktan ve her türlü insani vasıftan yoksun olan” Poe’nun “edebi vasi” olarak Griswold’u seçmesiyse tam anlamıyla bir liyakat örneği. Hayes’e göre Griswold yazar ve editör olarak isim yapmış önemli biri, iş biliyor, Poe’yla mazisi de var, bütün bunları düşünen Poe adını skandallara karıştırarak ölümünden sonra öykülerinin iyi satacağını düşünmüş. Danışıklı dövüş değil muhtemelen, Griswold yazdığı yazıyla okurların gözünde Poe’yu öykülerindeki garipliklerle aynı seviyeye çekmiş, böylece küçük bir mit yaratmış. Poe’nun öykülerini ve şiirlerini topladığı ciltlerin ilkine malum yazıyı da koyarak Poe’nun karakterine dair olumsuz fikirlerin iyice yayılmasına sebep olmuş, böylece yaşarken göremediği ilgiyi ölümünden sonra kazandırmış Poe’ya. Robert Louis Stevenson 1875 tarihli bir denemesinde muhtemelen Griswold’un yazdıklarından esinlenerek Poe’nun gerçek bir hikâye anlatıcısı içgüdüsüne sahip olduğunu, bunun yanında ne portresinde ne de karakterinde sevilecek bir yan bulabildiğini yazmış. Anglo-Amerikan okurlar ve yazarlar Poe’yu uzunca bir süre hak ettiği noktada görememişler, tartışmalar sürmüş. Avrupa’da durum farklı, Mallarmé 1889’da Poe’nun çok sayıda şiirini çevirip yayımlamış, böylece sembolist şiirin temellerinden biri ortaya çıkmış. Maupassant ve Verne için çok önemli bir esin kaynağı Poe, Baudelaire’in çevirisinden Rusçaya aktarılan şiirler Rahmaninov’da müziğe dönüşüyor, Gauguin’de çizgilere ve renkler Poe’nun izlerini taşıyor, Fellini’nin filmlerinde Poe’nun alaycılığı ve absürtlüğü ortaya çıkıyor, sanata dalga dalga yayılan Poe etkisi Walter Benjamin’in düşüncelerinde, Güney Amerikalı yazarların büyülü dünyalarında tekrar ortaya çıkıyor. Sonsuz bir kaynak gibi Poe, öykülerinde ve şiirlerinde o kadar çok konseptin ilk adımını atmış ki sanatçılar sonraki adımları getirmek istemiş.
Bölümlerden ilki “Yarışma”, 1833’te düzenlenen ve Poe’ya edebiyat çalışmaları için cesaret veren önemli bir dönemi anlatıyor. “Şişede Bulunan Not”la en iyi öykü dalında ödül kazanan Poe, şiirde de birincilik beklerken yarışmayı düzenleyen derginin editörünün birinciliği kazandığını görüyor. Paraya ihtiyacı var, ayrıca kendi şiiri birinci gelen şiirden daha iyi, o zaman neden yumruk yumruğa gelmesin ki? Editör Poe’ya vuruyor, Poe sendelese de düşmüyor ve tam birbirlerine gireceklerken etraftakiler ayırıyorlar. Mesele aslında daha derinlerde, Poe gazeteciliği, dergiciliği sahici bir meslek haline getirmeye çalışıyor, yirmi dört yaşına geldiği sıralarda geçimini edebiyattan sürdürmeye karar vermiş, bu yönde elinden geleni yapıyor, hatta işini o kadar ciddiye alıyor ki maddi getirisi iyi olmasına rağmen çalakalem yazması gereken yazıları, iş tekliflerini reddediyor. Hewitt nam editör amatörlüğün sürmesini istiyor, bu yüzden yarışmaya katılıp ödülü cebine indiriyor, sıkıntılı bir durum Poe için. Ekonomik durum yazarlığını da etkiliyor, edebiyat yarışmaları öykü dalındaki eserleri ödüllendirdiği için Poe kurmacaya yöneliyor, şiiri ikinci plana atıyor bu yüzden. O yıllarda West Point’ten yeni ayrılmış, halası Maria Clemm’in evinde hasta kardeşi Henry, ergenlik çağındaki kuzeni Virginia ve yatalak büyükanneleriyle birlikte yaşıyor. Bir süre sonra evlenecekler, Virginia on dört yaşındayken Poe’da yirmilerinin sonuna yaklaşmış olacak iyice, kalbini kuzenine kaptıracak ama sadece kuzenini görmeyecek gözü, takdir edilme arzusu ve gemleyemediği aşkları pek çok yazarla ilişkiye girmesine yol açacak. Diğer yandan öykü yazmayı sürdürecek, katıldığı yarışmalarda birincilik kazanan eserleri ölçüsüzce eleştirecek, Amerika’ya özgü konuların öykülerin esas meseleleri olmasını isteyenleri iğneleyecek. Poe’ya göre böyle kısıtlamalar tamamen geri kafalılıktı, yazar istediği temayı ve mekânı kullanmakta özgürdü, “eğlendirerek öğretme” eğilimi saçmalıktan başka bir şey değildi. Yeni bir estetik yarattı Poe, modern kurmacanın temellerini attı, gotik ögelerin klişeleriyle dalga geçen öyküler yazmasının yanında gotiği kendince yeniden yorumlayarak korkuya yeni biçimler kazandırdı. Sıkça şahit olduğu ölümler ve doğa gezileri hayal gücünü çocukluktan itibaren etkilemeye başlamıştı, çocukluğunda okumaya başladığı kitapların yanında annesinin ve kardeşinin ölümleri de yaşamını değiştiren olayların başında geliyor. Alkol eşiği çok düşük olduğu için bir kadeh şaraptan sonra kaotik bir ruh haline bürünmesi sosyal ilişkilerini etkiliyor, insanların tepkisini çekiyordu bir yandan da, ilk aşkı sayılabilecek Mary’yle evlilik planları kurarken Mary’nin babası yüzünden ayrılmaları biraz da bu alkol probleminden kaynaklanıyor, bir de Poe’nun değişken mizacının verdiği güvensizlikten. Bir gün Mary’nin piyanoda çaldığı bir şarkı yüzünden nota sayfalarını hışımla yere atıyor Poe, o şarkı aslında ikisinin şarkısı ama Mary bir başkası için de çalmış, Poe sinirlenmiş buna. Editörlerle, patronlarla ettiği kavgalarda bu parlamaların izlerini görebiliyoruz, Hayes mektuplardan ve anılardan yola çıkarak birkaç kavganın detaylarını vermiş, oldukça ilgi çekici olaylar var. Yine son yıllarında genç bir yazarla yumruk yumruğa gelmesi kendine güvendiğini de gösteriyor, askeri okul dönemlerinde ve öncesinde iyi bir atletmiş Poe, boks antrenmanları yapmış ve nişancılığını geliştirmiş. Philadelphia’da yaşadığı dönemde komşusunun oğlunu yanına alıp ava çıkarmış, civardaki bir gölde tekneyle açılıp kuş vururmuş, oğlan da çenesine kadar gelen suda kuşları toplayıp koca bir poşete tıkarmış, genelde ağzına kadar dolu bir poşetle dönerlermiş eve. Poe’nun yaşamına dair böyle pek çok bilgi var kitapta, annesiyle babasının durumları, yaşamının en bilinen yönleri üzerinde durmadan geçiyorum, Hayes de pek durmamış, Poe’nun edebiyat çalışmalarına ve yayın dünyasıyla ilişkilerine odaklanmış daha çok. Bu benim okuduğum üçüncü Poe biyografisi sanırım, aralarında en iyisi bu. Dedikodulara sırtını yaslamıyor Hayes, Poe’nun yaşamını ajite etmiyor da, tanıklıklar ve belgeler üzerinden yazarın mücadelesini anlatıyor. Poe’nun yaşamının belirli noktaları karanlık, Hayes boşlukları doldurmaya da çalışmıyor. İyi bir çalışma yani bu.
İddialar Poe’nun yaşamını belirlemiş gibi gözüküyor, Baltimore’daki barlarda takılanlar şairi iyi bildiklerinden hemen doğaçlama bir şiir isterlermiş “Ozan”dan, Poe da muhtemelen bir kadeh içki karşılığında istekleri yerine getirirmiş. Bu şekilde yazdığı çoğu şiir bilinen şiirleri kadar değerliymiş ama öylece unutulmuşlar ne yazık ki, belki parıltılarını toplayıp yazdığı, yayımladığı şiirlere katmıştır Poe, kim bilir? Nesnelerin tarihlerini önemsemesi, ölüm olgusuna takıklığı gibi pek çok şeyden beslenmiş, dönemin bilimsel gelişmelerini takip edermiş üstelik, bilimkurguya kapı aralayan öyküleri Borges’e göre türün ilk örneklerini oluşturmuş. Üvey babasıyla ilişkisi biraz daha sıkı olsaymış üniversiteyi de bitirirmiş Poe, yardım alabilirmiş en azından ama oğlunun bağımlılıklarından yaka silken baba pek uğraşmamış, Poe’yu yaşamın ortasında bırakıvermiş öylece. Gerisi bitmeyen bir mücadele, dünya edebiyatını kökten etkileyen öyküler, şiirler, bir dünya metin.
Çok başarılı, doyurucu bir inceleme, ilgilisi hemen edinsin.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (3)
Bu Yorumu Yanıtla
Ufuk Serim
05.04.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Edgar Allen Poe nevi şahsına münhasır bir edebiyat şövalyesi. Tutarsızlıkları, kişisel arazları ve hataları da eserlerine dahil. Yazınları ve hayatı bir bütün biri diğerinden ayrılamaz. Kaybı edebiyat dünyasının en hazin sayfalarında yerini aldı. Kitap bu fırtınalı yaşamı oldukça güzel bir şekilde yansıtmış tek eksiği ise yazaarın son zamanlarını oldukça kısa tutmasıydı.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
aylacetinkaya
11.10.2023
Poe'nun edebiyat ve sanat tarihi üzerindeki yeri ve hayatı anlatılıyor.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla