Alımlı,zeki bir hanımdır Cemal Süreya'nın eserleri.Öyle kolay kolay elde edemezsin.Çaba gerektirir,özen gerektirir onu anlamak.Tam anladım dersin,bir de bakmışsın başka bir özelliği daha ortaya çıkmış.
Edebiyat insanları genelde belli bir türle özdeşleştirilir.Mesela Sait Faik'in, Tanpınar'ın, Rıfat Ilgaz'ın şiirleri de vardır ama şair olarak bilinmezler.Yazdıkları şiirler güzeldir, durudur ama düzyazılarındaki coşku yoktur.Cemal Süreya'ya sadece şairdir demek hatalıdır bence.O,herşeyden önce bir filozoftur.Şiir de yazmıştır,deneme de,başka şeyler de.
"99 Yüz"e sunuş yazısında Doğan Hızlan,"Kendi açtığı yarayı kendi sağaltır.Kimseyi ölüme terk etmez."der.Kitabın bende bıraktığı izlenim farklı.Dönekleri,halk avcılarını öyle bir mimlemiş ki öldüklerinden emin olmak içinde başlarında beklemiş!Dönemin devlet adamlarının,siyasetçilerinin düzeysizliklerini,külltürsüzlüklerini Bal Mahmut'un gıyabında eleştirir: "Yine de,yüzünde,bulunduğu sofralardaki hayat görüşünü bulduğumuz için,o yararlı bir yüzdür."der.
Barış Manço'yu resimde Bedri Rahmi Eyüboğlu'na,şiirde Bekir Sıtkı Erdoğan'a benzetir. Bana sorarsanız şiirdeki karşılığı Cemal Süreya'dır.Barış Manço,bazı şarkılarının sonuna halk şairlerindekine benzer bir tavırla "Barış der ki" ile başlayan sözler yazmıştır.Bu,onun eserlerine attığı bir imzadır aslında.Cemal süreya'da da aynı tavır yok mudur? "Güz Bitigi"ndeki "Keşke yalnız bunun için sevseydim seni" mısrası ile biten şiirler,"99 Yüz"de, kişilerin izdüşümlerinin sonundaki "şemsiye" tasvirleri birer imza değil midir!
Söz büyücüsü.Şemsiyesini asa olarak kullanır.