“Hayatın birinci yarısı, mutluluğa duyulan yorulmak bilmez bir özlem olduğu halde, ikinci bölümü acı dolu bir korku duygusuyla kaplıdır.” diyen düşünürün, Kant’ın aşkın idealizmi ile Hind mistizminden etkilendiği göz önüne alınacak olursa, ‘merhamet’e ilişkin bir eser yazmış olmasının sırrı ortaya çıkacaktır.
Yalnız bu çeviri Arthur Schopenhauer’ın üslubuna olabildiğine yakın olmakla beraber kimi kelimelerde bu yakınlık duygusu zedeleniyor.
Gene de Schopenhauer’a başlangıç olarak düşünülebilecek bir kitap.