Aslında kitabın adını ilk duyduğumda aklıma şöyle gelmişti,Müslümanlar ilim ve teknojide belli bir noktaya gelip,Dünyada bu konuda egemenliği ellerine geçirdiler,daha sonra ise gerilediler ve dünya bundan mahrum kaldı.
Oysa kitabı okuyunca konunun bununla alakası olmadığını gördüm.Kitab müslümanların fenni tekemmülünü değilde,İslamın sosyal,ahlaki,İktisadi konularda getirmiş olduğu yeni prensipleri ele alıyor.Ve müslümanların dinlerin den uzaklaşmaları sonucunda Dünyaya vaaz ettikleri bu konuların,Metaryalist batı düşüncesinin elinde farklı bir dünya görüşü olarak şekillendiğini anlatmaya çalışıyor.Batı fenni ve iktisadi sahada gelişme gösterince normal olarak dünyanın çizgisinide kendisi ayarlama durumuna gelmiştir.Eğer Müslümanlar parlak dönemlerindeki gelişmelerini durdurmamış olsaydı,bügün dünya elbet çok daha farklı olacaktı.Kuvvetlinin zayıfı ezdiği,Ahlaki çöküntünün tırmandığı,Faizcilik ekonomisinin insanları ve devletleri sömürdüğü,bir dünya olmayacaktı.
Kitab eski Yunan felsefesinden ve onun halefi durumundaki Romadan ve Romanın varisi olan bügünkü Avrupa medeniyetine kadar gelen sürecide kısa olarak ve arabaşlıklar halinde vermiş.Romanın hristiyanlığı kabul edip resmi dini haline getirip,daha sonra bu dinin Roma nın eski Mitolojik diniyle nasıl kaynaştırıldığı ve ortaya ruhban sınıfının çıkması ile nasıl bir zulüm ve işkence döneminin başladığıda anlatılıyor.En basit örnek olarak,engizisyon mahkemelerinin kurulduğu ortaçağ karanlığındaki Avrupada "Dünya dönüyor" diyen Galileo yu nasıl imha ettiklerini ve 300,000 bin insanın bu Fevkelade mahkemelerde yargılanıp nasıl katl edildiğini düşünmemiz gerekir.
Şimdi şunuda ifade etmek gerekir,günümüzde bazı sözde aydınlar İslamın bir ortaçağ karanlığı olduğunu anlatmaya çalışırlar ve bunu kasıtlı olarak yaparlar.Oysa İslamda hiç bir zaman ortaçağ olmamıştır.Bu İslamın özüne ve ruhuna aykırıdır.İslamda ruhban sınıfıda yoktur.Aklı selim ile İslam kaynaklarını inceleyen her insan İslamın değerini ve yüceliğini anlayacaktır.
Yazar ırkçılık konusunuda işlemiş,ırkçılık düşüncesinin batıda başladığını ve doğuya ithal edildiğini anlatıyor.Evet bu doğru bir tesbit,ırkçılık nazariyesinin ne sakat bir düşünce olduğunu sadece islama değil insan fıtratına da aykırı olduğunu söyleyebiliriz.Lakin yazar bir numaralı Arap ırkçısı olan Abdurrahman el Kevakıbi gibi bir insanı övmesi doğrusu beni hayrette bıraktı.Buna bir anlam veremiyorum doğrusu,acaba baskı hatası mı? diye düşünüyor insan fakat bunu iki kere yapınca hata olmadığı anlaşılıyor.
Son olarakta Müslümanların bu durumdan nasıl kurtulacakları konusu işliyor yazar.Bazı reçeteler sunuyor bu reçeteleri merak edenler artık kitabı alıp okumalılar.
Kitab fena değil,ama övüldüğü kadarda değil doğrusu.