Aslında roman hiç okumam,hayal ürünü olduğu için beni pek tatmin etmez.Genelde benim romanlarım seyahatname ve hatıratlardır.Ama bu demek değildirki roman'ı kötülüyorum veya okunmasını eleştiriyorum.Bilakis hatta roman yazılması ve okunması bence toplumlar için basiret ve feraset gelişimi açısından oldukça faydalı.Burada bir misal vermem gerekirse örneğin Jules Verne (1828-1905) bir Fransız bilim kurgu roman yazarıdır.Eserleri,Balonla beş hafta,Aya yolculuk,Denizler altında 20.000 fersah ve Seksen günde devri alem vb.Bu kitaplarında yazar üstün hayal gücünü kullanarak,kendi çağında hayal etmesi bile güç fakat daha sonradan hepsi fazlasıyla gerçekleşen olayları kaleme almış ve gelecek nesil mucitlerede bolca faydalanacakları bir miras bırakmıştır.Hatta bu romanlarında o kadar ileri gitmişki,1863 te kaleme aldığı" Yirminci yüzyılda Paris " adlı eserini yayınlaması için yayıncısına götürdüğünde,yayıncı kitabı okur ve bu kadarınada pes yani der,"Eğer ben bu kitabı yayınlarsam bütün millet benimle dalga geçer" deyip kitabı yayınlamaz,iade eder sahibine,ve bu kitap 1994 te bulunur ve yayınlanır.İşte o kitapta bugünün Parisi 130 yıl öncesinden resmedilmektedir.En azından teorik olarak Televizyondan bahsetmektedir.!
Bu kitabın yazarı olan Üstad Kadir Mısıroğlu ile bir iki defa sohbet etme fırsatını buldum.Bir çok konularda sohbet ettik,bu konulardan bir taneside roman üzerine idi.Ben Üstada roman hiç okumadığımı söyledim.Oda bana bu kitabını hediye etti ve dediki:Benim yazdığım romanlar tarihi romanlardır.Hayal mahsulü değil,tarihi gerçeklere istinad eder.Aynı zamanda çok eğitici ve ufku açıcı olarak yazıyorum demişti.Şimdi kitabı okuyunca gerçekten çok istifade ettim ve bundan sonrada tarihi roman okumaya karar verdim.Tabi burada önemli olan husus şu,sağlam ve objektif olduğunu bildiğimiz yazarları okumakta fayda var.