E-Dergi

Rahmetli hocamız Erol Güngör, bu kitabında Türk tarihini kısa ve öz olarak, akıcı bir dille çok güzel anlatmış. Tarihini bilmeyen milletler gidecekleri yönü doğru tayin edemezler. Bu kitabı okuduktan sonra aklıma lisede okuduğumuz tarih kitapları geldi de ne kadar hayıflandım anlatamam. Bizlere neden böyle değerli hocalarımızın yazdıkları tarih kitapları değil de Emin Oktay ve Niyazi Akşit gibilerin yazdığı tarih kitapları okutuluyor anlayamıyorum? Ama kendi tarihine ve geçmişine bu kadar çok düşman olan insanları yavaş yavaş görüp öğrendikçe niye Emin Oktay ve Niyazi Akşit gibilerin tarih kitaplarının okutulduğu ortaya çıkıyor. Her Türk gencinin mutlaka okuması gereken bir kitap. Merhum hocamıza çok teşekkür ediyorum. Nur içinde yatsın."

Bu kitabı okuyalı bir yıldan fazla zaman oluyor. Gerçekten de son zamanlarda okuduğum kitaplar içinde beni en çok etkileyen kitap buydu. Okurken zaman zaman ağladığım anlar oldu. Ama herhelde çok sevdiği çocukluk arkadaşı 2 kişiyi bu uğurda şehit veren her kim olsa benim gibi ağlardı. Sayın Osman Pamukoğlu böyle bir kitap yazmayla büyük bir takdiri hakediyor kanaatindeyim. Ülkemizin ve milletimizin BÖLÜCÜ PKK TERÖRÜ yüzünden ne sıkıntılar çektiği, bizzat olayların içinde bulunmuş bir generalin anılarından okunarak daha iyi anlaşılıyor. Osman Pamukoğlu o bölgede görev yaptığı süre içinde, terör örgütüne karşı geliştirdiği yeni taktiklerle de ayrıca takdiri hak ediyor. Ama ne yazık ki, PKK'ya indirici darbeyi tam vuracakken yine siyasilerin beceriksiz bir şekilde araya girmeleri bir çok emeğin heba olmasına sebep oluyor. İnsanın aklına ister istemez başka şeyler geliyor.
Kahramanca bir mücadelenin, Osman Paşanın anılarında destanlaştığı bir kitap bu. Kitabı okurken sanki ben de o destan kahramanlarıyla birlikte operasyonlara katılıyordum. Attıkları her kurşunda sanki ben de vardım. Yedikleri her kurşunu ise kendi göğsümde hissediyordum. Bu uğurda mücadele etmiş şehit ve gazilerimizi bu kitap vasıtasıyla bir kez daha şükranla anıyorum.

Kitabın isminden de anlaşılacağı gibi ufak şeyleri dert etmemek gerek. Çünkü hepsi de ufak şeylerdir.
Dünyanın en mutlu insanının bile her zaman mutlu olmadığı, en mutlu insanların bile kötü günleri, hayal kırıklıkları ve yürek sızıları olduğu anlatılıyor.
Hiç kimsenin kusursuz olmadığı, hayatın olduğu gibi kabul edilmesi gerektiği, çünkü hayatın adil olmadığı anlatılıyor. Yazar, hayata sımsıkı sarılmak gerektiğini, bu günün son gününüz olduğunu düşünerek yaşamanız gerektiğini, gerçekten de öyle olabileceğini ifade ediyor. Sakın unutmayın ki; bundan 100 sene sonra dünyada bambaşka insanlar olacak.
İnsan, sahip olmak istediği şeyleri değil de, elde ettiklerini düşünüp onlara şükrederse daha mutlu olacaktır. Bir olayda veya bir işte ilk adımı karşıdan beklemek yerine, ilk adımı siz atmaya ne dersiniz? İşte bunlara benzer daha pek çok konuda hayatınıza yön verecek ip uçlarını bu kitapta bulabilirsiniz. Ben bu kitabı, kendini daima mutsuz gibi gören insanlara bir "aspirin" olarak tavsiye ediyorum.

Kitabın önsözünde de bahsedildiği gibi, bu eser, başta gençliğimiz olmak üzere, halkımızı güzelim örf ve adetlerinden, manevi değerlerinden, asil karakterinden uzaklaştırmak isteyen yayınlara karşı bir panzehir olarak görülebilir.
Alperen, bize, insanları sevmenin, misli görülmemiş hazineler bahşettiğini hatırlatıyor.
Alperen bize ayrılıkları, bölücülükleri yıktırdı. İnsanlar arasında inanç ve sevgiden başka üstünlük olmadığını öğretti.
Tarihimizi Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet bölüp birbirine vuruşturanlara karşı Alperen, elimizden tutup, onların aynı millet destanında eşsiz bağlar bulunduğunu anlattı bize.
Bir milleti soykırımla yok eden zalim düşmanlar tarihte çok görülmüştür. Fakat bir milletin iman, irfan ve şerefini yontup, budayıp onu cesaretsiz,kahramansız, örneksiz bırakabilen iç düşmünlık 20. asır dünyasında (21. asrın şu ana kadarki süresi de dahil) yalnız Türkiye'de olmuştur.
Kahramanlar zaten kendi zamanlarından fazla, gelecek çağlar için yaşarlar. Önümüze Alperenler geçmediği zamanlar, Türk tarihinin ziyan çağlarıdır.
Yüz yıla yakın bir zamandır, bizi ayakta tutan neyimiz varsa yıkmışız. Kurtuluşumuzu can düşmanlarımızdan talep edecek derecede bir buhranın içine düşmüşüz.
Kendi kişiliğini teşkil eden iman ve irfanına haçlı savaşı açan tek millet biz olduk dünyada. Halbuki bu bayalığa hiç de layık değildik. Bu kitap anlayabilen beyinlere çok şeyler sunuyor. Mutlaka okunması gereken bir eser.

İnsan beyninin ne kadar devasa bir yapıda olduğu, kitap okununca daha iyi anlaşılıyor. Beyin kapasitemizin çok küçücük bir bölümünü kullanıyormuşuz da haberimiz yok. Kitapta tavsiye edilen bazı egzersizlerle beyin kullanma kapasitemizi daha çok artırabiliriz. Bu da bize daha hızlı okuma, daha hızlı anlama, öğrendiğini kolay unutmama, olaylara daha çabuk ve pratik çözümler getirme gibi daha pek çok alanda yardımcı olacaktır. Hafıza gücünü artırmaya yönelik güzel bir kitap diye düşünüyorum. Tabiki bu konulara ilgi duyanlar için.