Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

öğretmenVEneyzen Tarafından Yapılan Yorumlar

28.05.2003

"İhtiyacından fazlasını tüketmemek"
Bu prensibe atalarımızın yaptığı gibi riayet edemedik,ettirmediler.
İnsanlar bugün tabii ihtiyaçları dışında, birçok şey satın almaları hususunda yoğun bir reklam bombardımanına tabi tutuluyorlar.Mesela:kola,cips gibi şeyleri insanlara elzem bir ihtiyaçmış gibi benimsettiler ve insanlara bunlardan herhangi bir nedenle vazgeçmelerini istediğinizde sanki ellerinden ekmeklerini alıyormuşsunuz gibi size şiddetle karşı çıkıyorlar.İşte tüm bunlar insanların daha çok kazanmak arzusuyla gerekli-gereksiz ürünler ortaya çıkararak üretimi akıl almaz boyutlara ulaştırmasından kaynaklanıyor.Bu üretimin eritilebilmesi için aynı şiddette bir tüketime ihtiyaç olduğu açıktır.Bu nedenle insanlar devamlı tüketmek konusunda baskı altındalar.Bu baskı okulda yeni teknoloji ürünü bir kalem almayan öğrencinin arkadaşları;mahallede yeni bir bulaşık makinesi almayan ev hanımının komşuları tarafından küçümsenmesi,rencide edilmesi şeklinde kendini gösteriyor.Ve insanlar bu duruma düşmemek için kendilerini devamlı tüketmek zorunda hissediyorlar.Dolayısıyla bir ömür boyu tüketmek için çalışıyor,çalışıyorlar.Böyle bir hayat da insanı mutsuz kılıyor.
Bunun yanında tüketim ekonomisinin çevreyi kirlettiğini zaten biliyoruz.Ancak bence burada önemli olan tüketim ekonomisinin zihniyetimizde yaptığı tahribattır.Zihnimizi arındırdığımız zaman otomatik olarak çevre kirliliği de sona erecektir.
Son söz:Daha sade ama daha mutlu bir hayat yaşamak istiyorsak alın terimizle kazanalım ve ihtiyacımızdan fazlasını tüketmeyelim.
Saygılarımla...
11.04.2003

Ersin Bey,ekonomist.Buna rağmen bir tür seyahatname özelliği taşıyan bu eseri dopdolu ve sizi seyahat ettiği yerlere götürüyor.
Dört bölümden oluşan eserinde 1.bölüm,Hicaz;2.bölüm,Kıbrıs;3.bölüm,İngiltere ve 4.bölüm Endülüs'ü anlatıyor.
Özellikle son bölüm çok etkileyici.711 yılında İspanya'ya gemilerle gelen Tarık b.Ziyad karaya ayka basınca gemileri yaktırmış ve müslümanlar kendilerinden üstün olan Got'ları yenmişlerdir.Artık İspanya'dan Ortaçağ'ın karanlıkları kalkmaktadır.Zira İspanya'ya İslam'ın güneşi doğmuştur.1492'ye kadar devam eden Endülüs Emevi Devleti,İstanbul'u müslümanlara kaptıran batının hedefi olur ve maalesef bu muhteşem devir sona erer.Batı o kızgınlıkla müslümanların ardında bıraktığı bir milyon ciltlik dev külliyatı meydana yığar ve yakar.Bu günümüzde tüm bilim adamlarını hayıflandırmaktadır.Zira Batı buradan elde ettiği tercümelerle rönesansı başlatabilmiştir.Nitekim bir Fransız fizikçisi şöyle demiştir:"Müslümanlardan bize 30 cilt kitap kaldı ve biz atomu parçalayabildik;eğer yakılan bir milyon eserin yarısı kalmış olsaydı biz bugün galaksiler arasında geziniyor olacaktık."
Gördüğünüz gibi Batı,yine yapacağını yapmıştır;muhteşem bir medeniyetten sadece Kurtuba Camii ve el-Hamra sarayını bırakmıştır.Artık yumruk atma sırası müslümanlardadır.Mevcut gelişmelere bakılırsa rövanş ta müslümanların olacaktır.
Saygılarımla...
11.04.2003

Kitabın orjinal adı;"münebbihat" yani tembihler.el-Askalani okuyucusunu bir erdem yolcusu kabul ederek ona uyarılarda bulunuyor.
Kitap 8 bölümden müteşekkil olup her bir bölüm sırasıyla 'ikili uyarılar,üçlü uyarılar,.. ve en son dokuzlu uyarılar' olarak adlandırılmış.Bu yönüyle kitap diğer hadis,vb. tür kitaplardan ayrılıyor denebilir.Böylece tüm sözler bir sıraya konulmuş.Ayrıca birbiriyle yakın anlam taşıyan hikmetli sözler ardarda mantıksal bir sıra içinde yerleştirilmiş.
Mümkün olduğunca,her bölümde ilk önce Peygamber Efendimizin;sonra sırasıyla Raşid Halifeler'in sözlerine yer verilmiş.
Bu kitabı sindirebilmek için her sözün üzerine en azından 1-2 dakika düşünülmesi gerektiği kanaatindeyim.
Saygılarımla...
19.03.2003


Tüketim çılgınlığı çağımızı esir aldı.Gerekli-gereksiz üretim,tüketimi o da reklamı körüklüyor.Kredi kartları,vade,vb. suni desteklerle herkesin alım gücü bir şekilde yükseltildi.Tüm bunlar iyi gibi gözükebilir.Ancak işin aslı böyle değil.
Ekonomist yazar Ersin Gürdoğan bu konuda çok çarpıcı tesbitlerde bulunmuş:
“Teknoloji ile büyütülen alışveriş mekanizmasının en göze görünen yanı olan endüstriyel ürünler,doğudan batıya herkesin gözünü kamaştırıyor.Ev bilgisayarları,TVler,videolar,elektrikli mutfak aletleri,ısıtıcılar,soğutucular insanlığın çağdaş putları haline geldiler.”(s.91)
İnsanın gönlünü,zihnini ve çevreyi kirleten bu çılgınlığı durdurmak gerekiyor.İnsanlar ihtiyaçları fazlasını tüketmemeyi öğrenmeliler.Bir düşünün:cola,patates cipsi,vb. şeyler yemesek hayatımızı devam ettiremez miyiz?Yine yeni bir modeli çıktı diye cep telefonumuzu değiştirmesek ne olur?
Bu işe nasıl bir son verebiliriz?Yazar ‘tüketim çılgınlığı’na ancak gözü doymuş derviş ruhlu kişilerin karşı çıkabileceği tesbitinde bulunmuş.Böyle bir kişi olmak ta ancak tasavvuf büyüklerinin sohbetlerinde bulunmakla ve onların dediklerini yapmakla gerçekleşir.Gözü doymuş bir insanın en temel vasfı ise,‘karşılık beklemeden vermek,herkese hizmet götürmek’tir.
Gözümüzün ve gönlümüzün doyması dileğiyle...
02.12.2002

İmam-ı Azam,İmam-ı Şafii,vb...Onlar boşuna mezhep imamı olmadılar.Her biri dinin özünden kopmaması için çok gayret ettiler hatta bu uğurda canlarını bile feda ettiler.
Bize hep İmam-ı Azam'ın ve diğerlerinin çok iyi bir alim oldukları anlatıldı ama onların devrin halifesine başkaldıracak kadar cesur bir mücahit olduğu hiç anlatılmadı.
Hanefilik mezhebinin imamına yapılan işkenceleri okudukça içim sızladı ve zalimlere bir kez daha lanet okudum:Yerle bir olsunlar!!!
Saygılarımla...