Toplam yorum: 3.089.113
Bu ayki yorum: 0

E-Dergi

cigdema Tarafından Yapılan Yorumlar

27.09.2005

“Herkesin yazabileceği bir romanı vardır” derler ve kendi hayatını kaleme alan kişileri de pek yazar olarak görmezler. Bu doğru olabilir. Fakat büyük yazarlıkta yaşadıkları küçücük olaylardan büyük bir roman yazmak değil midir? Victor Hugo çocukken idam edilmek üzere götürülen bir idam mahkumunu görür ve çok etkilenir. Daha 25 yaşındayken de bu kısa fakat etkileyici romanı yazar.
Bu kitapta bir idam mahkumunun korkularını, gururunu, yakarışını asaletini, umutlarını okuyacaksınız. Bir yıldır görmediği kızının onu unutup “beyefendi” dediği anda, daha giyotine gitmeden ölmüştür aslında ve okurken sizinde içinizden bir şeyler kopar sanki.
Victor Hugo’nun müthiş yeteneğinin bir ürünü okuyan pişman olmayacaktır.
27.09.2005

Yazar, konunun temeline rüyaları yardımıyla iniyor. Ve ekliyor ‘hani rüyalarımızda düşer gibi oluruz ya’ Cevabı ilginç: ‘eski insanlar ağaçlarda yaşarlardı, içlerinde ağaçtan düşme korkusuyla uykularına dalarlardı, düşüp ölenler atamız olma şansını yitirirken, tam düşerken dallara tutunanlar nesli devam ettirdi. fakat beyinlerindeki bir takım hasarlarla.’ Tam tutunma esnasında yaşadıkları korku beyinde şoka neden oluyor ve bu hasarlı genler bize kadar geliyor. Anlam veremediğimiz korkularımızın nedeni olarak ta geçmişteki atalarımızın yaşadığı hayatı göstermiş.

Ben evrim teorisine inanmıyorum ama bu kitap çok ilginç ve çok eğlenceli. Okurken sıkılmayacağınıza eminim.
25.09.2005

Evli, genç bir kadın. Çok güzel ve entellektüel. Yolu babasının bir çocukluk arkadaşıyla kesişiyor. Adam yaşlı ve evli. Ama eşini kaybediyor. Genç kadın, bir yandan nefret ettiği adama tutkuyla bağlanıyor. Bu tutku şehvet ve mazoşizm içeriyor. Kocasıyla İstanbul’a gecikmiş bir balayına gitmeye hazırlanan genç kadın, babası ve annesinin arkadaşı adamın evinde, kendisine nerdeyse kimliğini yitirten günler yaşıyor. Bir yandan da adamın anne ve babasıyla olan aykırı ilişkilerini çözmeye çalışıyor.
25.09.2005

Bazı bölümleri Conrad’ın bizzat katılıp tanık olduğu Kongo seyahatinde yaşanan gerçek olaylara dayanan “Karanlığın Yüreği” romanı, hem bilinmeyen Afrika kıtasının derinliklerine, hem de insanın yine bilinmeyen yüreğine bir yolculuğa dairdir. Afrika kadar insanın yüreği de kara, yani kötüdür Conrad için. Marlow’un çıktığı yolculuk sadece Kongo nehrini değil, kendisini de tanımasına neden olacaktır. Kuntz’la benzer bir kültürü paylaşan Marlow, bu saldırgan ve sınır tanımaz sömürgeci açgözlülüğünün kendi ideallerinin de yerini alabileceğini fark etmiştir.
25.09.2005

Bu kitap; ürpertici, doğaüstü, fantastik bir öyküyü anlatmaktadır. Jane Eyre başta bir belirsizlik içeriyor fakat daha sonra talihsiz ama galip jane’in anlatıcılığıyla okuyucuyu cesaretlendirerek bu belirsizlikten uzaklaştırmış. Yazarın sık sık kullandığı semboller romanın içeriğine şiirsel bir güç katmış.
Jane Eyre 19. yüzyıl İngiltere’sinde, muhafazakar ve sosyal adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir toplumda kadın hayatını gözler önüne sermiş ve güçlü iradeli bir kadının bağımsızlığını, kendi kimliğini kazanma mücadelesini anlatmıştır. Okunmaya değer bir eser.