Toplam yorum: 3.090.135
Bu ayki yorum: 733

E-Dergi

Mecit Demirel Tarafından Yapılan Yorumlar

05.05.2009

Ibn Useymin gerçekten de büyük bir alim. Kendisi Allame Seyh Sadi'den ders almış, onun talebesi olmuş, önemli davetçilerden biridir.
Bu kitap Seyhulislam İbnu Teymiyya'nin el-Akidetu'l-Hamaviyyesi'ne yazılmış bir şerhtir. Necmi Sari güzel bir biçimde Türkçe'ye çevirmiş.
25.03.2009

Çokça beğendiğimi söyleyemem. Onomastique çalışmalarında kullanılacak bolca malzeme var. Karakterler üzerinde yeterince çalışılmadığını düşünüyorum. Yine de emeğe sağlık.
10.03.2009

Yazarı karakter yaratımı ve kahramanların gerçekliği ya da daha genel bir çerçeve çizerek hangimiz gerçeğiz (örneğin bizler de Allah'ın tasarımları olarak hayal miyiz?) sorunsalına hoş bir bakış açısı getiriyor. Coetzee'nin anlatım biçimine alışmak zor. Özellikle romanda anlatıcılar tipolojisine katkı sağlayacak doküman da yer alıyor. "Robenson Crusoe'da kadın yok, var olanlar çok silik ve ismen geçiyor." şeklindeki feminist söylemlere de bir cevap verilmiş oluyor kitapla. Son soru acaba Robenson Crusoe'nun yazarı Daniel De Foe (Bay Foe) en sonunda Bayan Susan'ın öyküsünü uydurdu mu? Kitabı okuyun bakalım, ne göreceksiniz?

08.03.2009

İçinde son okumada gözden kaçmış yazım yanlışları ve [ne mene(m)] ; bilgi yanlışları vardı: Nefs-i marziyye yerine nefs-i mazriye !
Ömer Tuğrul İnançer'in bilgi yanlışlarıyla ilgili eleştirilerini yok sayıyorum. Çünkü bu bir roman. Roman dönüştürücüdür. Fakat kahramanların tutarsızlıkları mı diyelim Elif Hanım'ın tutarsızlığı mı dindarlara veryansın edilmiş, oysa mealen bir yerde "Namaz kılan kılmayanı, kılmayan kılanı hor görmesin" tarzı bir şey var. Mutassıb ve Baybars arasındaki akrabalık bağı özellikle seçilmiş gibi. Yani dindar insanlar sanki kötü ve sahtekarlar ve çokça şekilcilermiş gibi gösterilmek istenmiş. Bol bol dinler arası diyalog sosu da vardı. Kitaptaki kahramanlar ağzından verilen tüm sufi fikirler (yaşantıyı kast etmiyorum) çok kolay bir biçimde reddedilebilir. Çok zayıf çünkü argümanlar. Fakat bu bir roman. Kurgu, yazarın kendi kendisiyle, belki okurla, belki bulacağı ruhdaşlarıyla cebelleşmesi ve dahi cedelleşmesi ! Elif Hanım'ın akıcı dili her zamanki gibi sarıp sarmaladı beni. Gözyaşlarıyla noktaladım kitabı. Trajik yaşam öyküleri çarpıyor beni. En sevmediğim, fikirlerine en karşı olduğum Şems gibi birinin, Rumi gibi birinin hayatı dahi olsa bu. Şems ve Rumi munis iki canlı olarak gösterilmiş. Kitabı okuyan büyük olasılıkla sevecek Rumi ve Şems'i. İçselleştirecek. Oysa Rumi'nin agresif ve sinirli, herkese bağırıp çaığran yönü gösterilmemiş. Ahi Evranla mücadelesi, Koneviyle husumeti. Rumi büyük şair ama o kadar. Ondan din öğrenilmez. Saide Kuds'un "Kimya Hatun" u ile yaralanan dimağlar Elif Şafak'ın "Aşk" ı ile şifa bulmuşlardır sanırım. Nedense okurken aklıma arkadaşım Z. geldi ve şöyle düşündüm. Z'ye şöyle demeli: Saide Kuds'u okumuşsun, Ahmet Ümit'in "Bab- Esrâr"ını da .Şimdi "Aşk" ı oku. Sonra Kazancakis'in Assisli Francesko'sunu, sonra Barış Müstecaplıoğlu'nun Şakird'ini. Ne görüyorsun...
Son tahlilde, roman bu ansiklopedi maddesi değil,akademik yönü olan bir tez değil, elbette tezi var belli ama yanlı bir tezlilik bu. Her neyse zaten roman dönüştürücü, terapi yönü olan, size ayna tutan ve kendinize bakmanızı sağlayan bir yerde değil midir?

Bereketli okumalar diliyorum.

Aşkla.
05.03.2009

Çizgi filmi vardı, seyredenler hatırlar, şimdi de 2009 yılı içinde sinema uyarlaması seyirciyle buluşacakmış. Ebenezer Scrooge'un kendini hatırlamasının öyküsü bu kitap aslında. Daha genel konuşursak; dünyanın karartıcılığıyla yavaş yavaş, anlamadan kararan gönüllerimizin tekrar ilk, eski, çocukluk masumiyetine dönüşebilmesi için uyarı niteliğinde.Nedense bir çocuk kitabı gibi düşünülmesine rağmen büyüklerin alacağı çok ders var.