Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

celest Tarafından Yapılan Yorumlar

15.09.2002

Falconer' ın yazmış olduğu bu Osmanlı hikayesi Avrupa'nın Osmanlı'da en çok ilgi duyduğu konu olan Harem üzerine olması pek de şaşırtıcı değil bence. Tarihi gerçeklerle bağdaşığ bağdaşmadığından emin değilim. Bu konuda Hıfzı Topuz' un eserlerindeki gibi belgelere dayanma hissi yok. Ama konu itibariyle ilgi çekici olduğu söylenebilir. Yalnız beni rahatsız eden bir konudan da bahsetmeden geçemiyeceğim. O da zaman olarak Safiye Sultan serisinin başlamasından hemen sonra biten hikayede işlenen Venedikli köle kız ve ona aşık hadım unsuru. Asıl konu ile pek ilgisi olmasa da süsleyici bir yan tema olarak kullanılmış. Aslında Safiye'de gerçekleşen olaylarla pek benzeşmese de özellikle Venedik-Cariye-Hadım üçgeninin örtüşmesi biraz kötü. Etkilenme var demiyorum ama bu kadar benzerlik de insanı rahatsız ediyor.
15.09.2002

Bu kitap diğer eleştirilerde de belirtildiği gibi Tılsım'ın bir devamı niteliğinde olsa da bence aslında farklı bir açıdan bakmak da lazım. O açı da Kara Kule. Evet Kara Ev'de yapılan Kara Kule atıfları o kdar net ki insanın içindeki o özlemi oldukça canlandırıyor. Her Kara Kule kitabından sonra bir diğerinin çıkmasını uzunca bir süre hevesle beklemiş, her kitabevine girişimde acaba yeni Kara Kule çıkmış mı diye ümitlenen biri olarak Kara ev' de verilen ipuçlarından ağzımın suyu aktı diyebilirim. Aslında konu; herşeyin çevresinde döndüğü kara kulenin peşinden koşan gerçek kahramanlar Roland ve arkadaşlarının verdikleri mücadelenin kıyısında yaşanan bir yan olay. Roland' ın yaptıklarının veya yapmaya çalışacaklarının yanında önemsiz gibi kalsa da kendi çapında Jack Sawyer'ın hayatını oldukça etkileyecek olaylar söz konusu. Tılsım'ı okuyup ondaki masal havasını kendini kaptıranlar bu kitapta da aynı duyguları yaşayacaklarını düşünmesinler. Biraz dehşet, biraz gerilim biraz da klasik seri cinayet unsurları ile süslenmiş, kimi zaman Uykusuzluk' taki tafdı veren (yani sıradan insanların bulaştığı büyük sorumluluklar gibi) oldukça muhteşem bir King hikayesi. Aslında Staub' un da hakkını yememek lazım. Bu hikayeyi (Her ne kadar konunun aslı King' in dünyası üzerine kurulmuş olsa da) bu derece okunması hoş bir hale getirenin onun ince kalemi olduğunu düşünüyorum.
25.08.2002

Yazarın bu sefer Mısır'ın sınırlarının biraz dışında anlattığı bir hikaye. İsrail'de geçen ama yine bir mısırlı olan mimar Hiram usta ile İsrail Kralı Süleyman'ın Kudüs'te dev bir tapınak yapma mücadelesi. Özellikle masonizmin temellerinin atılması konusuna değinilmesi dikkat çekici.
25.08.2002

Yazarın diğer bir çok eseri gibi eski mısır hakkında yazılmış bir roman. Ama diğerlerinden farklı olarak belki de hiç değinilmemiş bir konuya dikkat çekiyor bu sefer: Mısır Kültürünün yok oluşu.
Hristiyanlığın yayılmaya başlamasıyla birlikte eski dinlerin unutuluşu, kültürün, geleneklerin ve yaşam tarzının değişimi anlatılıyor. Mısır halkının üzerinde baskı kuran yeni Hristiyan Roma yani bizansın barbarlık ölüçüsüne varan yaptırımları ile ezilen bir topluluk kendi inançlarını yaşatmaya çalışan bir avuç insanın hikayesi.
Diğer eserlerinden en azından zaman açısından farklım olsa da şimdiye kadar pek de üstüne basılmamış bir konu olduğu için okumaya değer bence.
25.08.2002

Yazarın diğer bir romanı olan "İki dünya savaşıyor" u okuduktan sonra bunun da türkçe olarak yayınlandığını duyduğumda saldırarak satın aldım ve okudum. Ancak kesinlikle diğer romandaki tadı bulamadım. bu biraz da fazla fanteziye kaçılmış olduğundan ileri geliyor sanırım. Tabi ki fantezinini çok olması kötüdür diye bir kural koymak yanlış olur ama bunun da beceriyle yapılmış olması gerekir. Ben bu romanda bunu pek bulamadım. ama yine de hoş vakit geçirip kafayı fazla yormadan bir şey okumak isteyenler için ideal.