Toplam yorum: 3.088.827
Bu ayki yorum: 8.515

E-Dergi

Çepni55 Tarafından Yapılan Yorumlar

23.12.2005

aytmatovun bu eseri bence ve eminim bir çoklarınca dünyanın en güzel romanı sayılmalı. gerek kurgu gerek üslup gerekse edebiyat kavramının içerisine ustaca yerleştirilmiş olan mesajları ile evrensel bir değeri haiz olan bu eserin mutlaka okunması icap ediyor. aytmatov'un dünya edebiyatının zirvesine kurulmasını sağlayan bu eser var oldukça nobel edebiyat ödülüne on inancımız sarsılmaya devam edecektir!
23.12.2005

CENGİZ AYTMATOV OKUMAK YA DA OKUMAMAK...

“Cengiz Aytmatov okudunuz mu demiyorum!.. Adını duyan kaç kişi var aranızda?” Sınıfa girdiğimde bu soruyu sordum öğrencilerime... Bir-iki mütereddit parmak kalktı havaya. Onlar da beyhude bir çabayla,birkaç kelam edebildiler sadece. Hazin ama sıradan bir tablo bu... Öğretmenlik mesleğinin içinde olanlar böyle şeylere alışkın olmalılar. Saçma sapan kitapların en çok sattığı bir pop-nesilde ne Aytmatov tanınır,ne Cemil Meriç ne Cengiz Dağcı,ne Tanpınar ne de Tarık Buğra...
Halbuki Cengiz Aytmatov mühim bir yazar...Üstelik bu ehemmiyet yalnızca kendi ülkesi ya da Türk Dünyası için geçerli değil;bütün dünyanın en çok tanıdığı ve okuduğu yazarlardan birisi ve aynı zamanda bir Kırgız Türkü O...
Kuru bilgilerle dolu ansiklopediler ondan genellikle ”Dünyaca meşhur Kırgız yazarı,mütercim,gazeteci ve siyasetçi.12 Aralık 1928’de Kırgızistan’ın Talas eyaletine bağlı Şeker köyünde doğdu. Babası Törekul,annesi Necime’dir. Bişkek Veteriner Fakültesinden mezun oldu. Yazarlığa 1952’de başladı. Moskova Üniversitesi Edebiyat Bölümünü de bitirdi. 1959’da Kırgız Pravda’sı muhabiri oldu. “Dağlar ve Steplerden Masallar” adlı hikâye kitabıyla büyük şöhret kazandı. Kitap,1963’te Lenin ödülü kazandı. Bu ödül ayrıca onu,en genç Lenin ödüllü yazar yapmıştır.
Eserlerini Kırgızca ve Rusça kaleme alan Aytmatov,eserlerinin çoğunda tema olarak aşk,dostluk,savaş devrinin acıları ile Kırgızların gelenek ve göreneklerini işlemiştir. Totaliter sistemleri eleştiren eserler de vermiştir. Eserleri Türkçe’nin yanı sıra 150’den fazla dile tercüme edilerek milyonlarca baskıya ulaşan Aytmatov, 1958’de Kırgız Yazarlar Birliği Prezedyumu üyeliğine,1962’de Kırgız Sinematografi İşçileri Birliği Birinci sekreterliğine getirildi. 1966’da SSCB Yüksek Sovyeti üyeliğine getirildi. 1967’de SSCB Yazarlar Birliği Yürütme Kurulu Üyesi oldu. 1968’de Sovyet Devlet Edebiyatı ödülünü aldı. Aytmatov, halen Kırgızistan’ın Benelüks ülkeleri büyükelçiliğini de yapmaktadır.” şeklinde bahsediyor.
Müsaadenizle en baştaki kısma ricat edelim;öğrencilerime onu tanıtmak için anahtar bir filmden bahsediyorum. Başrollerini Türkan Şoray ile Kadir İnanır’ın paylaştığı, yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı,meşhur film müziklerine ise Cahit Berkay’ın imza attığı “Selvi Boylum Al Yazmalım” filminin Cengiz Aytmatov’a ait aynı adlı hikâyeden senaryolaştırıldığını söylüyorum onlara. Daha bir şaşırıyorlar tabii;hatta alâkadar olmaya başlıyorlar da…
Henüz çocuk yaşlardayken İkinci Dünya Savaşı’nın acılarını cephe gerisinde yaşamış olan yazar halen hayatta. (kim bilir,belki de ölmesini bekliyoruzdur;ne de olsa yaşayanlara pek kıymet vermiyoruz!) “Gün Olur Asra Bedel” ve “Beyaz Gemi” adlı romanları MEB’in tavsiye ettiği 100 Temel Eser arasında yer alıyor...Uluslar arası Cengiz Aytmatov Vakfı Onur Başkanlığının yanı sıra DA(Diyalog Avrasya) Gazetesinin Yayın Kurulu Üyeliğini de yapan Aytmatov, uluslar arası diyalog çalışmaları içinde de yer almaktadır.
Benim kendisiyle tanışmam ise üniversite yıllarıma denk geliyor. (Tanışmak dediysem hemen heyecanlanmayın canım;kitaplarından bahsediyorum.) Lise edebiyat müfredatında yer almasına rağmen demek ki,ders hocamız müfredatı yetiştirememiş ya da o esnada bendeniz ders dinlemek yerine okulu asmakla iştigal ediyormuşum. İlk olarak Toprak Ana’yı okumuş,savaşın ne büyük bir felâket olduğunu ucundan kıyısından da olsa idrak edebilmiş ve abartısız söylüyorum bir hafta içersinde tam on kişiye de cebren ve hile ile okutmuştum kitabı. Sonra bir İstanbul seyahâti sırasında Beyaz Gemi’yi bir gecede bitirmiştim. Hikâyeyi okuyanlar bilir;efsane ve masallarla harmanlanmış bir duygu sağanağıdır ve ben uyuyup uyanıp,rüyalarla karışık okumuştum o güzel hikâyeyi…Ardından bazı edebiyat çevrelerince “dünyanın en güzel romanı” olarak takdim edilen bir şaheseri;”Gün Olur Asra Bedel” adlı romanını okudum üstadın…İşi bilenler söylemiş zaten,ayrıca bir şey demeye lüzum görmüyorum. Sonra Cemile,Dişi Kurdun Rüyaları,Yüzyüze ve diğerleri…
Üstelik bir kez de değil birkaç kez okudum bütün eserlerini…Sonra da taze bir Aytmatov sevdalısı olarak çevremdekilere okuttum.
Beşir Ayvazoğlu’nun ifadesiyle sosyal-psikolojiye “Mankurtizm” kavramını dahil eden Aytmatov her ne kadar farklı bir coğrafyada dursa da kendi ifadesiyle “köklerini Türkiye’de bulmuş bir Türk yazarıdır” ve “bizden niçin dünya çapında bir yazar çıkmıyor?” suâline verilebilecek en güzel cevaplardan birisidir. Ülkesinde milli bir kahraman olarak kabul edilen üstadı hadi Ruslar,Kazaklar,Azeriler falan bizden daha çok tanıyıp okuyorlar ve ben bunu anlayabiliyorum ama Almanya’da,Fransa’da,Benelüks ülkelerinde bile Türkiye’den daha çok tanınıp okunması doğrusu bizim için büyük bir ayıptır.
Ne dersiniz?Haksız mıyım?