E-Dergi

Yaşamı ve ölümü sorgulayan ve hatırlatan akıcı bir roman.

Ölüm her an her yerde ve randevusuz geliyor elbette.

Binbir ideal ve hayallerle, hep yükselme peşinde koşan bir yargıcın ibretlik öyküsü bu.

Hasta yatağına düşüp ölümle yüzleşince, olması gereken gibi yaşamadığını sorguluyor.

Hasta bir insanın beklentileri ve duyguları çok güzel tanımlanmış eserde.

Yaşam, hastalık ve ölüm... Her başlayanın bitmesi gibi insan ömrü de bu süreçle noktalanıyor işte.

Hırslara fren, olumsuz duygulara bir ihtar aslında ölüm gerçeği.

Eriyip gidiyorsunuz ve iyiliğiniz de kötülülüğünüz de noktalanıyor.

Son pişmanlığın fayda etmediği tek kapı burası.

Ölüm gelip de kontağı kapatmadan, şer şalterini devre dışı bırakabilenlere ne mutlu.

Türkiye Tarihi alanında, ona yakın kitap okumuştum. Fakat bu kitap daha derli toplu kronolojik bilgiler içeriyor.
Ayrıca önemli olayların detayları anlatılıyor.
472 sayfa büyük boy kitabın fiyatı da çok uygun. Kitapta çok fazla dizgi, yazım hatası var. Yayıncının yeni baskıda düzeltmesini öneririm.
Lise öğrencileri, tarih ve politikaya ilgi duyanlar, kpss gibi sınavlara hazırlananlar için güzel bir kaynak.

İnsan psikolojisinin, yanlış anlaşılmaya açık ve kırılgan noktalarını çok güzel tespit etmiş.
Kısa özdeyişler şeklinde değil, makale tarzı anlatımlar var. Roman ve gazete gibi değil, yavaş ve çok dikkatli okumak gerekiyor.

Bu kitap ise olayların öznesinde olan kişileri mercek altına alıyor.

Liderlik; siyasi ve sosyolojik bir tanım.

Tarihin akışını değiştiren; öngörülmeyen, beğenilmeyen, bir canavar bile olsa, kötü adam katagorisinde bir lider kabul ediliyor.

     Ortak bir düşmanı yok etmek için kadeh kaldıranlar, bunu başardıklarında kadehlerine kan doldurup birbirlerine attıklarını görüyorsunuz.

"Geçmişte neler yapılmış, neler yapılmalıydı, bundan sonra nasıl bir yol haritası çizmeli"

sorularına cevap ararken, ders çıkarabileceğimiz ibretlik olaylar var.

   Günümüzde herşeyi kendine yontan, bulduğunu cebine atan, tuttuğunu beceren,

her dem gemisini yüzdüren, yanar döner,

günübirlik yaşayan bireylerin oluşturduğu toplumlar türedi. İmalata göre ürün ortada işte.

     Toplumsal yüksek bilinç düzeyine ulaşmak ve  sağduyulu, adil, etik ve sevgi bağlarıyla örülmüş bir topluma özeniyor ve özlüyorsak;

Nikola Tesla hakkında okuduğum bu ikinci kitap. Fen ve teknoloji alanında; azim, sabır ve özveriyle çalışan bilim insanlarının başında gelir Tesla. Diğerleri kadar tanınmaması, çok paralar kazanmaması; mütevazı yaşam tarzı ve beklentisiz olmasından kaynaklanıyor.

Kendine ait bir evi, aile yaşamı yok.

Bir otel odasında kalıyor. Ömrünü geçirdiği bir laboratuvarı var. Güvercinler yakın dostu.

Ve özdeyişlerine ilgi duyduğum Mark Twain'in de yakın arkadaşı.

     İnsanlığa adanmış bir bilim insanı olmanın nasıl bir duygu olduğunu, ne tür engellerle karşılaşıldığını bu kitapta daha iyi anlayabiliyoruz.

Sosyal bilimler alanında da, bilim insanlarının, çözüm öneren tezleri, öngörüleri, projeleri aslında gündemimize girip, yaşamımızın bir parçası olmalı.

Bu dengeyi sağlayabildiğimizde; bireyler ve toplumlararası ilişkiler daha ideal bir düzeye yükselebilecektir.

Tesla, bilim ve teknoloji dünyasına neler kazandırmıştır, kısaca listeleyelim.