Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

Fahriye Gül Olur Tarafından Yapılan Yorumlar

11.06.2023

"Zincire Vurulmuş Prometheus" Antik Yunan Edebiyatı'ndan okuduğum ilk kitap oldu. İsminden de anlaşılacağı gibi, etkileyici bir tragedya. "Aiskhylos bu tragedyasında akıl gücünün kaba kuvvete üstünlüğünü, akla ve özgür düşünceye verilmesi gereken önemden bahsediyor."

Mitoloji ile alakalı çok bir bilgiye sahip olmadığım için kitabın önsözü ve yaptığım ön araştırmalar bana çok yardımcı oldu. Gerçekten çok derya deniz bir mitolojiye sahiplermiş. (Zaten sadece Zeus'un çocukları bir soyağacı ediyor)
Prometheus Titanlar'ın soyundan gelen bir tanrıdan ziyade "insanların koruyucusu" olarak biliniyor. İnsanları savunduğu ve onlara ateşi verdiği için (bir de Prometheus'un akıldan yana ondan üstün olması sebebiyle beslediği özel bir hıncı olan) Zeus'un emriyle zincire vuruluyor.Ama Prometheus direniyor ve dediklerinden vazgeçmiyor.
09.06.2023

Kitabın tamamını okuma fırsatım olmadı. Ama yarısına kadar olan kısmına bakarak devamında neler olacağı az çok kafamda şekillendi. Çok akıcı değildi ve kitabı okumamı zorlaştıran uygunsuz ögeler de çoğunluktaydı. Ama gelecekte böyle bir dünyanın olması da maalesef ki muhtemel. Yazarın bunu iyi yansıttığını düşünüyorum.

Cesur Yeni Dünya beklediğimden çok farklıydı. Aldous Huxley gerçekten oldukça cesur bir dünyanın hayalini kurmuş. 1984'ten sonra bunu okuduğumda bu iki kitabın, söylenildiği gibi birbirinin zıddı olduğunu gördüm. Biri dıştan dayatılan bir baskıyı anlatırken; diğeri insanları daha embriyolarken, hipnopedya kullanarak haz ile yönlendirmeye başlayan bir yönetimi anlatıyor. Bu devletin sloganı "CEMAAT, ÖZDEŞLİK, İSTİKRAR". Ve bundan dolayı insanlar boş, anlamsız, geçmişlerinden habersiz, sadece tüketim yaptıkları ve belki de aslında özgür olmadıkları bir yaşam sürüyorlar.
24.05.2023

İlk başta biraz sıkılarak okudum ama devamında yazarın kaleminin akıcı ve etkileyici olduğunu anladım. Sonu hiç beklemediğim bir şekilde bitti...
24.05.2023

Önceden hiç tiyatro oyunu okumamıştım çünkü kitabın sürükleyiciliğini bozacağını düşünüyordum. Ama Hastalık Hastası oldukça akıcıydı, dilini de beğendim. Molière; o dönemdeki tıpı, doktorluğu eleştirmiş. Düzgün bir eğitimden geçmeden doktor olanları, tedavilerin saçmalığını, doktorların sadece süslü Latince kelimeler kullanmasından bahsetmiş. Oyunun bir bölümünde kendisini yerdiği bir kısma yer vermiş. Zaten tıpa güvenmeyen ve tedavi olmayan Molière'nin buradaki öngörüsü de gerçekleşmiş...

Sadece çok hızlı bitti, belirli bir son görmek ve Argan ile Angélique-Cléante ikilisine ne olduğunu öğrenmek daha çok hoşuma giderdi ama doktorların konuşmalarıyla bitmesi de güzel olmuş.
24.05.2023

Açıkçası uzun bir zamandır Yaşar Kemal'e ve İnce Memed'e karşı bir önyargım vardı. "Köy romanı, sıkıcı olur, bitiremem" diye düşünüyordum. Ama bir kere daha kitapları kapağına göre yargılamamak gerektiğini anladım. Beklemediğim bir şekilde çok sürükleyici ve heyecanlıydı. Yaşar Kemal'in betimlemeleri, doğayı anlatırken kullandığı ifadeler sanki o olayları ben yaşıyormuşum, Çukurova'yı her şeyiyle biliyormuşum gibi hissettirdi. İnce Memed'in gün geçtikçe gelişmesi ve ün kazanması, Abdi Ağa (bir ölmedi şu adam da) ve diğer eşkıyalar ile olan mücadelesi, köylülerin ona destek olmasını okumak çok keyifliydi. Bir süredir Türk edebiyatı da okumadığım için, uzun bir aradan sonra bir Türk efsanesi tadında olan bu romanı okumak güzeldi.
Sadece sonunda içimi bir hüzün kapladı... 1.kitabın hiç bu şekilde biteceğini düşünmemiştim. Devam kitaplarını da alıp okumak istiyorum.